Sunday, November 23, 2008

Göçmenler & Göç Öyküleri

Gecenin bir yarısı. 02:15-2:30 arası. Derin uykunun kucağındayız. Uykumun derinliklerinde küt diye bir ses! Uykumda ya da rüyamda beni yüksekçe bir yerden sert bir zemine bırakmışlar adeta! Ama rüya görmüyorum ki ben! Uykumdan uyanamıyorum! Nereden geldi bu ses demeye kalmıyor Hanife’nin acı dolu inlemelerini duyuyorum. Gözlerimi açmam olanaksız gibi!

Apartmanın kapısından çıktık. Adeta bahar havası. Güzel bir Bahar Sabahı! Tertemiz hava. Mis gibi. Karşımda Lassa Korusu. Gözlerim ağaçların değişmeyen yeşilliğinde. Kentsa Sitesi içi çımaların yeşilliği bir başka koyulaştı. Hava serin. Bedenini yalıyor serinlik. Rahatlatıcı. Keyif verici. Gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Parça bulutlu. Bulut kümeleri pamuk gibi. Bembeyaz. Siluet biçiminde uçan Martılar, Balıkçıllar ve Kargalar. Kimi öbek biçiminde kimileri ise ara ara tek tek uçuyor. Kuzey-doğuya doğru... Oldukça yükseklerden…

Nereye uçuyor bu kuşlar her sabah! Rızklarının peşine! Nerede rızkları? İzaydaş’ın çevresinde [1]. Günümüzün “çağdaş çöp ve atık yakma fabrikası” alanına! İnanılmaz ama doğru. Eskilerde Martı ve Balıkçıllar rızklarını deniz üstünde ve kıyılarında bulurlardı. Kargalar ise tarlalarda, bahçelerde ve kırsal kesimde! Ne oldu da bu değişim yaşandı İzmit ve çevresinde! Bu soruların yanıtı birilerini yakından ilgilendiriyor olmalı!

Hanife sabahın 08.00’de evden çıkıp İzmit Toyota Kocaeli Kaya’ya [2] gitmiş. Oradan arıyordu beni. 2006 model Toyota’nın [3] 20 bin Km bakımını yaptıracaktı. Değişen parçaları ve bakımı yapılacak bölümlerin neler olduğunu öğren dedim. Polen Filtresi, Motor Yağı, Hava Filtresi değişecek ve aracın yürüyen aksamlarının tümünün denetimi yapılacak denmiş. Bir iki saat sonra cep telefonumdan arandım. Kocaeli Kaya’dan bir görevli. Aracınızın fren balatalarının değişmesi gerek. Sol taraf balatalar bitik. Çiftli olarak değişiyor. Onayınız gerek diyordu. Sorduk. Bedelini öğrendik. İşçilik olmayacak. Parça bedeli YTL 120,00 dendi. Onay verdik! [4]

Öğle yemeğinde ikinci bölüm de açılmıştı. Perşembe’den Perşembe’ye sekiz gün oldu Ramazan’ın. Oruç tutmayanların sayısında hızlı bir artış oldu. Görüntü inanılmaz! Yemeğin ardından Corolla Club’a gideceğiz dendi. Sinem [Eren] Ağar, Ayşe Ceylanbaş, Erdem Peren ve Kerem Dedeler. Bayanları bir arabasal gönderdik. Biz yürüdük. Ömer Seyhan ile Murat Şahinel ayrı gelmişler. İki gündür Türk Kahvesi içiyoruz...

Akşamüzeri. Alp Yldırımalp arkadaşları BGL kuryemiz Ayhan Üzgör yolda kaza yapmış. İşemirlerini Güney Kapısı’na bırakacağız diyor! Kaza ayrıntısı yok. Telefon ediyorum Ayhan Üzgör’e. Yanıt yok. Bir kaç kez daha... Meğer bendeki cep telefon numarası iptal edilmiş. Saat 18.00’den sonra çıkış kapısına yürümen Ayhan Üzgör’le karşılaştık. İzmit kuzeyindeki köprüyol-tünel geçişlerimden İstanbul tarafından gelişte ikincisinin içinde oluşan bir kazaya rastlamış. Yol ortasında kalan bir parçanın üstünden geçmiş. Renault Symbol marka aracın ön tamponu kopmuş...

Ankara’daki Türk-Macar Dostluk Derneği Yönetim Kurulu üyesi İsmail Saral Tosun’a yanıtımı gönderdim. Ekine düzenlemesi yapılmış ve içinde Osmanlı zamanlarının Macar Sürgünleri’nin yaşamlarından kesitler olan yazılar. Derneğe asil üyelik başvuru formu, vesikalık resmin ve üyelik ödentisinin sayısal kopyaların ekledim. Şayet asıllarını almanız gerekiyorsa onları da daha sonra adresine iletirim dedim [5].

Hanife, Nalan Aykan ve Ülkü Koç ile İzmit Outlet Sinemaları’ndan [6] birisine gideceklerini söylüyordu. Çay ocakta. Bu akşam sadece kahvaltı var diyordu. Aybüke Beren de gitmek için ağlayıp zırlıyordu. Sizin dersleriniz başladı dedik. Zor ikna ettik. Kerem Dedeler’in hediye ettiği DHL’nin Tatil Eğlencesi küçük tavla ile oyalandı [7].

Birlikte kahvaltı ediyoruz. Masada taze maydanoz ve sivri biber de var. Beyaz peynir, siyah zeytin, ekmeküstü Sana margarini, Chokella ve bal. Çay pekiyi demlenmemiş. İrfan Koç’u da davet ettik. O da geldiğinde beğenmeyecek çayımızı! Kahvaltı masasından henüz kalmamışçı.

Ülkü Koç geliyor ve Hanife ile kızkardeşi Nalan Aykan ayaklanıyor. Gidecekler! Biz salona geçiyoruz. Ben okumayı sürdürdüğüm “Türk-Macar Münasebetleri Işığı Altında II. Rakaoczi Ferenc & Macar Mülteciler Sempozyumu” [8] kitapçığına yoğunlaşmışım. Beni daha çok İmre Thököly bölümleri ile Sürgün Macarlar’ın bugünkü Türkiye sınırları içinde dolaştıkları yada geçici kaldıkları yer ve iller ilgilendiriyor. Önem verdiğim bölümlerin altını çiziyorum. İrfan Koç TV’ye odaklamış kendini... Bir de Osmanlı Belgeleri’nin sağladığı bilgiler...

Cep telefonum çalıyor. Ekrana bakıyorum. Kız kardeşim Huriye [Kiraz] Ofluoğlu. Hal hatır. Ablamız Heyecan Kiraz nasıl diye soruyorum. Onun için aradım diyor. Biliyorsun artık beş günde bire düştü Trombosit gereksinimi. Abdullah Bekir, Hereke’de oturan ağabeyini Ali’yi [Ofluoğlu] almaya gitti. Onlar doğrudan KOÜ Araştırma Hastanesi, Kan Merkezi’ne [9] gidecekler. Bizim de ablamız Heyecan Kiraz’ı Acil Bölüm’e götürmemiz gerek. Şayet bir uygunsuzluk yoksa götürür müsün diye soruyor. Elbette diyorum. Ne uygunsuzluğu ne programı! Ben sana bilgi vereceğim çıkmaya hazır olduğumuzda diyor. Konuşmalar geliyor kulağıma. Ablamız ayakta duramayacak denli dermansızlaşmış... Nasıl indireceğiz merdivenlerden diye soruyor Huriye. Geldiğimde çözeriz diyorum. Gerekirse sırtımda taşırım...

Kulağım cep telefonunun zilinde, gözlerim okuduğum kitapçıkta. Osmanlı Belgeleri’nde Sürgün Macarlar’a dair bilgiler. Macaristan’ın Özgürlük Mücadeleleri... Savaşlar. Katliamlar. Güç Dengeleri... Yengiler ve yenilgiler. Kazananlar ve kaybedenler. Kaybedenlerin sürülmeleri... Sürgünler... Sürgünde geçen zamanlar… Ölümler ve dağılmalar... Göç Öyküleri...

Aracı Gündoğdu Deprem Konutları, 9. Ada, III. Blok önüne geri geri yanaştırdım. Zile bastım. Apartman anakapısı açıldı. Koridora girdim. Ablamız Heyecan Kiraz’ın koltuk altlarına giren kızkardeşlerim Hanife Kiraz ve Huriye [Kiraz] Ofluoğlu salondan evin koridoruna çıkarttılar. Ablam çok bitkindi. Ayakkabılarını tuttum. Bel devraldım. Bedeni yanıyordu. Alev alev. Ateşi 39 dereceye dek çıkmış. Çok bitkindi. Tansiyonu da düşmüş.

Dikkatlice ilerledik apartmanın koridorunda. Basamakları indik. Düşeceğim diye ürküyor. Dış merdiven basamaklarını da indirdik ve arabanın arkasına geçip oturdu. Çok yavaş hareket ediyordu. Oturacak gücü kalmamıştı. Arabanın arka koltuğuna uzandı. Sığabildiği kadar. Bir yastık verdik. Yavaşça sürmeye başladım aracı. Kasis ve çukurlardan geçerken rahatsız olmasını istemiyorum.

KOÜ Araştırma Hastanesi Acil Servis önüne çektik aracı. Huriye hemen gidip bir sedye yatak getirecekti. Kısa süre içinde görevliyle döndü. Ablamızı arabadan indirdik ve dikkatle sedyeye uzandırdık. Görevli alıp götürdü acile. Kan testleri için kanı alınacaktı. Abdullah Bekir Ofluoğlu ağabeyi Ali Ofluoğlu ile Kan Bankası bölümündeydi. Yanlarına gittim. Saat 31:35 filandı.

TV izliyorlardı. Bu akşam Galatasaray’ın İsviçreli FCS [Football Club Sion] ile yabancı saha maçı vardı. Maçın ilk dakikalarında, 15 dakika içinde Galatasaray iki gol yemişti. Galatasaray iyi oynuyordu ama şansızdılar demek ki! Kan vermeye gelmiş birden fazla erkek vardı. Hepsi genç. İki tanesi Trombosit için diğerleri ise Kırmızı Kan için. Gece nöbeti olduğundan bir görevli vardı onlarla ilgilenecek. Bekliyorlardı.

Sigara içmek için dışarı çıktım. İki araç parkı da silme dolu. Kent aşağılarda yanıyor. Işıldıyor. Görünen İzmit Körfezi güney yamaçları. En doğu uçtan hangi ışıklı kime nereye denk düşüyor diye kafa yoruyorum. Seymen, Bahçecik, Yenikoy, Kavaklı ve Gölcük. Üçtepeler ve Arızlı tepelerinden İzmit’in sırtları görünmüyor. Daha gerilerde Umuttepe-Kabaoğlu-Üçtepeler vadisi’nin karanlık bölümü var.

Acilin önü. Arabalar geliyor ardı ardına. Yaşlışı genci. İskelet dönmüş bedeni yatırılmış aracın arkasına. Derdi ne ola ki! Yüzü çok genç olduğunu gösteriyor. Daha sonra çok yaşlı bir bayan. Başka bir sefer de ise yaşlı bir amca. Kucaklarda getirilen bebekler. Isı düşmüş. Hafiften rüzgar var… İçeri giriyorum. Kafam bin bir konuya gömülmüş. İşte sıradan yaşamlar. Akıp giden zamanlar.

Huriye koşturuyordu bölümler arasında. Ablamızın tansiyonu çok düşmüş. Yeme içme yapmadığı için gıdasız da kalmış. Bağırsakları, midesi ve olasılıkla karaciğerinden de mantar oluştuğundan sürekli kusuyormuş. Gıda takviyesi için serum bağlanmış. Hem Kırmızı Kan verilecek hem de Trombosit [Beyaz Kan]. Bir de ateş düşürücü ilaç. Hepsi birden olmaz denilmiş. Ateş düşürücü serum damarlarını yakıyormuş. Çok acı çekiyor ablamız. Bedenine dokununca fazla ateşi duyumsuyor insan. Bu aşırı ateşe nasıl dayanıyor zavallı sevgili ablamız!

Dualar ediyorum. Yakarıyor ve yalvarıyorum. Ne olur Allah’ım! Acılarını dindir. Ona şifa ver. Ümit ver diye. Gözlerim yaşlanıyor. İçin acıyor. İnsanın sevdiği birinin gözü önünde acı çekmesi, erimesi, kıvranması dayanılır şey değil! Nasıl bir illet bu diyorum. Kandaki T Hücresi Eksikliği. Kan gerekli T-Hücreleri’ni üretiyor. Olgun T-Hücreleri’nin belli sayıda ve olgun olmalar gerekiyor. Ama hastalıktan dolayı bu hücreler olgunlaşamıyor. Olgunlaşmamış T-Hücresi demek Blast demek. Blast sayısının artması bedenin her tür dayanım ve kuvvet dengesini aşağıya çekiyor… Ve sevgili ablamız, canımız, yüreğimiz acı çekiyor. Katlanılamayacak denli ağır acılar bunlar…

Kan verme işi bitince Abdullah Bekir Ofluoğlu ağabeysini bırakmak için Hereke’ye gidecek. Birlikte kafeteryaya geçiyoruz. İçerisi sinema salonu gibi. Herkes GS-FCS Maçı’nı izlemek için kafeteryaya gelmiş. Konuşmalar uğultuya dönüştü. Benim ne futbolla ne de futbol takımlarıyla ilgim var. Cep telefonumun radyosunu dinliyorum ben.

Yaşam kendi kuralları içinde alıyor. Kendine özgü devinimi var. Kıpır kıpır. Ablam dertlerin girdabında cilde. Yan yatakların tümü dolu. Kafeteryada ise insanlar maçın heyecanında. Ben ise acılı ve üzgün. Huriye ablamız Heyecan Kiraz’ın yanı başında bekliyor. Saatler ilerliyor. Maçın ikinci yarısında Galatasaray iki gol atma şansı yakaladı. Maç 3-2 oldu. Türkiye’de oynanacak maça şanslı çıkacak Galatasaray.

TRT FM radyosunda bir söyleşi yakaladım. Sunucu bir bayanla muhabbet ediyor. Bayanın sözleri, yanıtları aktardığı şeyler öylesine hoş ve güzel ki! Neden söz ettiklerine dikkat ediyorum. Söz ettikleri şey bir kitapta yazılmış öyküler. Göç Öyküleri. Yazarın ailesi Yunanistan Göçmeni’ymiş. Mübadil Muhacir yani. Eşinin ailesi de Girit Göçmeni. Biz Türkler acılarımızı içimize gömmesini severiz diyor. Ama birilerinin de bu Göç Öyküleri’ni, Osmanlı İmparatorluğu küçülürken, kaybedilen topraklardan elde kalan topraklara göçen insanlarımızın yaşadıklarına kulak vermesi gerek.

Aralarda şarkılar çalınıyor. Pinhani’den Hadi Gel’i… Özdemir Erdoğan’dan İkinci Bahar… Kiminle konuşuyor diye merak ediyorum. Arada söylüyor sunucu; Met Vakti Gelen Kuşlar kitabının yazar Sacide Çobanoğlu. Kitapta sekiz göç öyküsü varmış. Yazmak lazım diyor. Yazılmamışlar halkın bilincinde yaşıyor. İç dünyasında geziniyor bunlar. Yazdıklarımı ben yaşamadım ama onlar benden çıktı. Bir sürü Göç Öyküsü diledim. Çocukluğum Göç Öyküleri’ni dinlemekle geçti. Yazıp okuyunca bunları birebir yaşamış gibi hissettim diyor…

Sunucu başka sorular soruyor. Yanıtlıyor yazar. İçtenlikli. Dürüst. Duyumsadığı biçimde. Adeta bunlar benim sözlerim. Benzer konulara bende birçok yazımda değinmiştim. Benimkiler öykü biçiminde değil. Daha çok Günceler ve kısa Deneme Yazılar biçiminde…

Kırım’a dair bir öyküsü varmış. Kırım kenti Sivastopol’da geçen bir öyküde bir tanımlama yapmış. Bu kente gittiğimde fark ettim ki tanımlamamda geçen şeyler aynısı ile var. Ama oraya ben ilk kez gitmiştim diyor. Bu açıklanamaz bir şey ama öyle oldu. Daha çok hissetme bu! Evet, çok haklıydı. Anılarımın ve başkalarının anılarının peşinde iz sürerken ben de kaç kez benzer şeyleri yaşadım. Yaşamaya da devam edeceğim…

Kitabım Met Vakti Gelen Kuşlar’da yer alan öykülerden birisi dedemin öyküsü diyor. Onlar Yunanistan Mübadele Muhaciri’ydiler. Yani Yunanistan-Türkiye Yerdeğişim Göç Anlaşması ile Yunanistan’ın çeşitli bölgelerinden Türkiye’nin çeşitli bölgelerine gelen göçmenlerden… Tarih zaman ve isimle anlatılamıyor. Onun içinde yaşanılanlar var. Diri, canlı, etkisini bu günlere getiren. Bu tür Göç Öyküleri ile tarihi olaylar daha iyi anlatılabilir.

Osmanlı daralmaya başlamasıyla göçler başladı diyor. Biliyorsunuz Met daralma Cezir ise yayılma demektir. Osmanlı’nın daralmaya başlaması ile yaşanan yüzlerce göç anlatılmalı. Birileri bunları yazmalı. Evet, çok doğru. Biz Türkler yaşadığımız hiçbir olayı kayda geçmemişiz. Rumlar, Ermeniler ve Osmanlı topraklarında yaşamış her tür Batı kökenliler yazmışlar her tür gündelik olaylarını. Dertlerini, tasalarını, sevinçlerini…

Batılı gezginlerin, misyonerlerin ve diğer kişilerin günceleri, anıları vardır da Osmanlı zamanlarında hatta Cumhuriyet’ten günümüze dek yaşananların kayda geçirildiği ve anlatıldığı kitap ve ser sayısı oldukça azdır. Bilemeyiz Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 sene süren sıradan günlerinde Türklerin gündelik yaşamlarında neler olduğunu… Bilip öğrendiklerimiz, görüntülerine baktıklarımız hep Batılı insanların yazıp çizdikleridir…

Söz ettiği Göç Öyküleri kitabından başka iki kitabı daha çıkmış yazarın. Birisi çocuk öyküleriymiş. Yabancı kökenli çocuk öykülerinin bolluğuna denge olur mu bilmiyorum ama ben bize ait binlerce öykülerden bazılarını derlemeye çalıştım diyor.

Dün akşam evde bilgisayarın başındaydım. TRT kanallarını tarıyorum ilkin. TRT Int’de duraladım. Bir bayan sunucu ve iki erkek konuğu var; Faruk Budak ve Cüneyt Güven [10]. Konukların adları sık sık tekrarlanmıyor. Altyazı olarak da geçmiyor. Muhabbet dikkatimi çekiyor. Uzak Doğu, Avustralya, Yeni Zelanda, Afrika ülkeleri, Orta ve Güney Amerika ülkeleri. İki konuk da gezmekten hoşlanan kişiler. Yurtdışına açılmışlar. İlkin Türkiye’yi dolaşmışlar adım adım.

Yurtdışında nelere dikkat edilmesi gerektiği konuları. Yeme-içme, suların temizliği, güvenlik. Kıymetli evrak ve paranın nasıl korunacağı konular. Bir de Burma’daki anılarından söz ederken Burma Türk Şehitliği’nden söz ediyor. Bakımsız durumdaymış. İçinde tarım yapılıyormuş. Konuyu Dışişleri Bakanlığı’na bildirmiş. Bakanlık Burma Devleti ile temasa geçmiş. Onarım için olumsuz yaklaşmışlar.

Aslında söz ettiği Türk Şehitliği, I. Dünya Savaşı evrelerinde Osmanlı İmparatorluğu askerlerinden İngilizler tarafından esir alınan Türk Savaş Esirleri’nin Burma’da gömüldüğü yer olmalı. Osmanlı Türk Savaş Esirleri konusu Cumhuriyet Türk iyesi’nde hiç üzerinde durulmayan ve adeta bu konunun bilerek unutulmasının istendiği bir konudur.

Türk Savaş Esirler, çeşitli Esir Kampları’nda tutulmuşlardır. Bazıları ülkelerine geri dönmüş olsa da çoğu yaşamlarını ilgilenen olmadığı için esir kamplarında yitirmiştir. Şimdiye değin I. Dünya Savaşı sıralarında esir düşen Türk Savaş Esirleri, Türk Esir Kampları gibi konuları ayrıntılı olarak ele alan olmamıştır. Türkiye’de Gazi Dernekleri hala vardır da neden ülkemizde Savaş Esirleri ile ilgili bir dernekleşme olmamıştır acaba!


Açıklamalar & Dipnotlar
[1]. İzeydaş: “İzmit'te bulunan İzeydaş isimli katı atık yakma tesisi, dioksin dahil birçok zehri çevresine saçıyor…” [Vatan Gazetesi, Nihat Serdar, 14.04.05].
[2]. Toyota Plaza, Kocaeli Kaya Satış & Pazarlama A.Ş. E–5 Karayolu Üzeri, Yeni Bursa Yolu Sapağı-İzmit. Tel: 262-335 38 71, Fax: 262-335 38 74,
www.kocaelikaya.com.tr Email: info@kocaelikaya.com.tr
[3]. Toyota Corolla, 1,6 cc, 2006 model.
[4]. Toyotasa Yetkili Satıcı Kocaeli Kaya: İrsaliyeli Fatura No: 187564, 20.08.07, 20 bin km bakım YTL 47.00, ön fren balata sökme-takma YTL 10.00, Atık malzeme Bertaraf Ücreti YTL 1.00, Mobil Super S 10W–40 yağ YTL 70.35, Polen Filtresi YTL 37.12, Yağ Filtresi YTL 10.70, karter tapa Contası YTL 1.25, Fren balatası YTL 92.82, Cam Yıkama Suyu 250 Ml YTL 1.78. KDV’siz Toplam YTL 214,02 ve KDV YTL 48.92: Toplam YTL 320,99. [İşçilik ücretlerinde Toyota Çalışanı indirimi uygulanmıştır].
[5]. From: "Erkan Kiraz"
Erkan.KIRAZ@toyotatr.com, To: İsmail Tosun Saral saraltosun@hotmail.com, Date: 20.09.2007 17:56, Subj: Re: Turk Macar Dostluk Dernegi, Sayin Ismail Tosun Saral, Nazik iletiniz ve uyelik davetiniz icin candan tesekkurler. Tekidag Turk-Macar Dostluk Dernegi, Budapeste Macar-Turk Dostluk Dernegi oldugunu ve kentim Izmit’te ise benzer isimle yeni bir dernek kuruldugunu biliyordum. Ama Ankara’daki dernekten iletiniz sayesinde bilgilenmis oldum... Iletiniz icinde gecen uyelik basvuru formunu doldurdum. Sayisal goruntumu ekledim. Odentiyi yaptim. Bir adet Basvuru Formu, Bir adet sayisal Vesikalik Resim ve bir adet Uyelik Odenti Dekontu’nun Jpeg ve Pdf kopyalarini bu ileti sonunda bulacaksınız. Sayet illa da Uyelik Basvuru Formu ile 2 Adet Vesikalik Resim zorunlu derseniz, onlari daha sonra size posta yolu ile iletirim... Sizinle ve iletiniz icinde siraladiginiz diger degerli uyelerinizle yuz yuze gorusmek ve tanismak bana onur verir. Umarim bir hafta sonu Ankara ziyaretimde sizleri bir arada gorme sansi yakalarim. Sayet uyelerinizden herhangi birisinin yolu Izmit’e duserse yada Izmit’ten Istanbul’a gecerse, bana ait her tur erisim bilgileri bu ileti sonunda yer aliyor. Sizleri kentim Izmit’te agirlamaktan seref ve memnunluk duyarim... Ileti ekinde ayrica bir kac yazimla birlikte Istanbul dostum Sefika Kamcez’in bir derlemesi olacak. Bu yazilari isterseniz soz ettiginiz sitede yayinlayabilirsiniz... Ilgili sitelere bakip yazilarinizi okuyacagim. Derin Saygilarimla, Erkan Kiraz,
[6]. Umut Sanat İzmit Outlet Sinemaları. KDV dahil YTL 5.00, No: 89680-1-2, Aşk tarifi.
[7]. DHL Global Forwarding. İyi tatiller, İyi Eğlenceler Dileriz… Deutsche Post-World net,
www.dhl.com.tr DHL Global Forwarding.
[8]. Türk-Macar Münasebetleri Işığı Altında II. Rakaoczi Ferenc & Macar Mülteciler Sempozyumu. Macaristan Cumhuriyeti Büyükelçiliği, Tekirdağ Belediyesi’nin katkılarıyla. [31 Mayıs- 3 Haziran 1976-İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi]. II. Baskı Haziran 2003. ISBN 975-92300-0-3. İletişim Adresi: Sancak Mah. 1. Cad. No: 3, Çankaya-Ankara- Email:
huembtur@isnet.net.tr.
[9]. Kocaeli Üniversitesi, Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi, Umuttepe-İzmit.
[10]. Faruk Budak;
www.farukbudak.com ve Cüneyt Güven; www.cuneyt360.com.
[11]. Yazıda ad ve adresleri geçen mekanlar ve ticari işletmeler bilgi sağlama amacıyla zikredilmiştir. Her hangi bir ticari bağlantı söz konusu değildir. Sözü edilen mekan ve işletmelerin sponsorluk yada parsal desteği söz konusu değildir. Zaman içinde erişim bilgilerinde oluşacak değişiklikler bireysel olarak yazarı bağlamaz.
[12]. Yazıda söz edilen mekanlara ait bilgi ve yorumlar sadece bilgi sağlamayı amaçlamaktadır. Her hangi bir yergi ya da yüceltme söz konusu değildir. Amaç yaşanılan anları ve yaşananları bireysel gözlem ve yorumla olduğu gibi aktarmaktır.
[13]. Sözü edilen bedeller ilgili tarihlerde geçerli olup ne bireysel olarak yazarı ne de ilgili yerlerin sahip ve işletmecilerini bağlar.
[14]. YTL / € Paritesi 1.7487.
[:)]. Hata ve yanlışlıklar müstesnadır. Olası birey, yer ve mekan adları ile örtüşme durumları, herhangi bir birey ya da tüzel kişiye yazıda değişiklik yapılması isteme hakkı doğurmaz.


Erkan Kiraz, 20.09.2007 Perşembe, Saat: 23.00, Kentsa Sitesi, Alikahya-İzmit, GSM: 90–532–613 31 02, Emails: erkankiraz@yahoo.com & erkankiraz-41@hotmail.com.

© Copyright Hakkı Erkan Kiraz’a Aittir. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazı ancak kaleme alanın izni alınarak tekrar yayınlanabilir ya da dağıtılabilir.
© Copyrighted to Erkan Kiraz. All Rights Reserved.
This study may be re-copied or re-distributed only with prior consent of its Author.
Written & Edited By Erkan Kiraz
erkankiraz@yahoo.com on 20.09.07.