Sunday, November 23, 2008

Macarlar & Tuna Hakkında Yazılan Şiirler (1300-2000)

Kıyafet değiştirdim. Beyaz siyah kareli, önden iki cepli kadim Mudo gömleğim. İzmit Outlet Center’da Mudo Mağazası varken almıştım. Atlta Lee Cooper kot. Üstüme Reebok kolsuz, külrengi mont. Hava serin dışarıda. Kapalı gökyüzü. Hanife kaşarlı tost yapmış bana. Duş almıştım. Serinliği duyumsadım bedenimde ve kafamda. Saçlarımı kurttum kısa sürede. Kızları öptüm odalarına girip. İkisi de battaniyelerine sıkı sıkıya sarılmışlardı. Odasına serin ve temiz hava girsin diye camını açtım Aybüke Beren’in odasının.

Evden çıktım. Sitenin ilk araç yolundayım. Bizim ev bu yol üstünde. Karga sesleri geliyor. Kafamı kaldırdım. Alçaktan uçan karga kümeleri. Daha yukarılarda martılar. İzmit’in çevresi sislerle kaplı. Yoğun değil ama uzaklar pek berrak görünmüyor. Karşımda Lassa Korusu. Güney tarafı açıklık alan ta Brissa yapılarına dek. Keltepe ve çevresi dağları vadileri göremiyorum.

Tel örgünün gerisi kurumuş, uzun boylu otlarla kaplı. Korunun Sultan Murat Caddesi boyunca Alikahya otoyol altı köprüye dek. Telörgülerin gerisi çam ve diğer yeşilliği bol ağaçlarla kapalı. Yeşilliklere, çayıra çimene ve ağaçlara bakıyorum. Sabahın bu güzelliğini içime sindirmek güzel. Kulaklığımı takıyorum. TRT FM’i açıyorum cep telefonumun radyosundan. Güzel ezgiler var bu sabah.

Çevreyi gözlemliyorum. Evden dışarı çıkınca doğadan parçalar görmek istiyorum. Yuvam Akarca tarafından iki çalışan yürüyor Kentsa Sitesi güneyinde yapımı süren villalara doğru. Her sabah iki bisikletli adam geçiyor. Bizim siteden de bir ayağı aksak adam. Bir de ben varım Sultan Murat Caddesi üzerinde.

Çocukluk ve gençlik günlerimde Derince Tarla’daki baba evimizde çok ayrıydı çevre görüntüsü. Şimdilerin Yavuz Sultan Selim Mahallesi, Yıldırım Sokak. Evden çıkınca evin çevresi çayırlıklar ve meyve bahçeleriyle sarılıydı. Gözlerini kaldırdığında insan Çenedağı, Keltepe’yi ve onların çevresinde yer alan her tür doğal ortamı görürdü. İçi açılırdı insanın. Dağ görüntüleri insana dinginlik verir. Göğün mavisi, bulutun beyazlığı. Yağmur bulutlarının külrengiliği. Bitkilerin yeşilliği. Çayır-çimenin hoşluğu. Tüm bu doğallıklar bedenin canlanmasını sağlar...

Zaman içinde Derince’nin tüm çevresi betonlaşıp konutlaştı. Ne dağlar, ne dağ etekleri ne vadiler görülebilir oldu. Ne de çevrede çayırlık boş arsalar ve meyve bahçeleri kaldı! İzmit Cumhuriyet Mahallesi Plajyolu’nda başlamıştık oturmaya. Evlendikten sonra. 1990’lardan itibaren. Bahar Sitesi apartmanında. Bizim ev apartmanın 4. katının güney-doğu köşesinde kalırdı. Salon ve mutfak balkonlarından tümden olmasa da hem İzmit Körfezi güney dağ sıralarını, hem Kelpete çevresini hem de İzmit’in cezaevi sırtlarından daha doğuya doğru belli bir kesimini görebilirdik. Ta 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi’ne dek.

2000 yılından itibaren de Şirintepe’nin Derince Mersincik Mahallesi doğu tarafında kalan bölümünde oturmaya başlamıştık. Çınarlıdere’nin İzmit Şirintepe tarafında kalıyordu bizim apartman kümesi. Erim Sitesi yani. Çınarlıdere’nin batı tarafı Derince Mersincik Mahallesi’ydi. Şirintepe çevresi D–100, Çınarlıdere ve Kuruçeşme arasına sıkışmış yeşilliği, ormanlık alanları, çukurluk alanları ve tepeleri bol bir kesim. Konutlaşma çok düzenli ve ağacı bol. Ama Erim Sitesi mahallenin otoyol kuzeyinde kalan bölümündeydi. Sitenin çevresi apartmanlarla doluydu ve evden çıkınca beton yığınlarından başka bir şey görülmüyordu çevrede.

EvinTur servis otobüsünü süren Adapazarı Karasulu Hamza Baş orta kapıyı açıyor bana. Bu sabah otobüs neredeyse boş. Boş bir koltuğa geçip kafamı yaslıyorum koltuğun kafalık bölümüne. Kısa sürede derin bir uykuya dalıyorum. Toyota Kuzey Kapısı otoparkına yanaştığımda açtım gözlerimi. Güney Kapısı’na dek uyuklayacağım.

Erdal Çakan geliyor. Sabahın köründe! Bana göre. Erdal Çakan, Adapazarı Kazımpaşa’da oturuyor. Önceki senelerde İthalat ve İhracat Departmanı’nda staj yapmıştı. Bir seneden fazladır Ak Emeklilik A.Ş.’de çalışıyor [1]. Çarşamba günleri Akbank Toyota Şubesi’nde görev yapıyor. Diğer günlerde ise ya Adapazarı çevre beldelerdeki Akbank şubelerine gidiyor ya da şirket başka bir kente gönderiyor. Bugün Salı. Ne işi var bugün burada! Öğrendik. “Ak Emeklilik Toplu Ödeme Günleri” varmış! Olsun. Bize ne! İsteği varmış bizden. Yani Ak Emeklilik üyesi Toyota çalışanlarından!

“Bana ne yararı olacak bu günün!” diyorum. Bir sürü şey anlatıyor. Her ay maaşımdan belli bir miktar kesiliyor Ak Emeklilik poliçe hesabıma [2]. Erdal Çakan senin Müşteri Temsilcin ya da Finans Danışmanın ben olayım diye öneriyor. Olur diyorum. Ne yapılması gerek. Ak Emeklilik A.Ş.’ye bir dilekçe yazman yeterli diyor Hemen yazıyorum dilekçeyi. Çıktısını alıp imzalıyorum ve faks ile iletiyorum şirkete [3].

Bir de diyorum “Ak Emeklilik Toplu Ödeme Günleri” kapsamında bir defalık bir para ödemeni istiyorum senden! Sıralıyor seçenekleri. Hepsi çok para. En azı ne kadar diye soruyorum. YTL 29.00 küsur. Bunun için basılı bir form var elinde. Dolduruyor boşlukları gerekli bilgileri benden alarak. Altına adımı soyadımı yazıyorum. İmzalıyor ve günün tarihini atıyorum. Bunu Erdal Çakan kardeşimi sevdiğimden yapıyorum. Neymiş ödenen tutarın % bilmem ne kadarı ödeyeceğimiz vergiden düşecekmiş falan filan! Umurumda değil aslında bunlar.

Muhaberattan Ahmet Yazgan arıyordu; “Erkan Bey sizin adınıza ödemeli bir gönderi var. Ankara’dan İsmail Tosun Saral göndermiş. Kurye gönderi bedeli var. YTL 4,50. Bir bilgimiz var mı?” diye sordu. Bir an düşündüm. “Ah evet Ahmet ağbiciğim doğru. Siz ödemesini yapın. Gönderiyi almaya geldiğimde size öderim... Çok teşekkür ederim.” dedim. Ankara Türk-Macar Dostluk Derneği yönetim kurulu üyesi İsmail Tosun Saral derlediği bir Macar Şiir Kitabı’ndan söz etmişti. Onu işyeri adresime gönderecekti.

Sodexho’nun öğle yemeği kötüymüş. Erdem Peren ve Sinem [Eren] Ağar Corolla Club’a gidelim diyorlar. Bakayım diyorum mönüye. Lotus Notes açılış sayfasında yer alan bilgiler arasında haftalık yemek menüsü. Gerçekten kötü seçilmiş bir yemek kümesi. Peki, Corolla Club’da ne yiyeceğim! Orada da hep kebap türleri var. Izgara Köfte ve Kutu Kola diyorum.

Ayhan Üzgör ile Güney Kapısı ilerisindeki otoparka giderken yolda Burcu Avşar ile karşılaştık. Erdem Peren bilgi vermiş. Birlikte gittik Corolla Club’a. Dönüşte yürüyecektik! Yemeğimizi yedik. Çaylarımızı içerken restoranın kapısında Hacı Ömer Seyhan göründü. Şaşırdık. Bu hafta Ramazan Bayramı öncesi günler için yıllık ücretli izin almıştı. Yemek için gelmiş. Kentiçinde belli yer dışında yeme içme yerleri kapalı. Eşi İş Bankası’nda çalışıyor. Adam ne yapsın! Bizi de götürebilirim diye buraya gelmiş.


Corolla Club’dan dönerken Muhaberata uğradım. PAB1 Yapısı’nın içini tümden değiştirmişler. Demek uzun zamandır gitmiyorum oraya. Sigara Odası kapatılmış. Her yer toplantı odası olmuş! Yeni Yapı da toplantı odalarıyla doldurulacak! Ahmet Yazgan ağbinin oğlu vardı içeride. Adıma gönderilmiş olan gönderiyi almak istediğimi söyledim.

Yurtiçi Kargo [4] poşetindeydi kitap. Poşetin üstünde Gönderici ve Alıcı bilgileri elyazısıyla yazılmıştı [5]. Poşeti açmada zorlandım. Yırtılmıyor sadece esniyordu. Bir biçimde açmıştım ama ellerim poşetin üstündeki Yurtiçi Kargo renklerine boyanmıştı. Yürürken inceliyordum kitabı; “Macarlar & Tuna Hakkında Yazılan Şiirler (1300-2000)” [6]. Sarallar derledikleri bu şiir kitabını babaları Piyade Kurmay Tümgeneral Ahmet Hulki Saral’ın (1905–1982) anısına ithaf etmişler [7].

Ahmet Tosun Saral kitabın ilk sayfasının orta yerlerinde bir bölüme sevgi sözcüklerini kaydetmiş [8]. Sağ olsun. Böyle kayıt düşme alışkanlığı olan kişileri severim. Her düşülen bilgi sonraki zamanlarda bakıldığında birçok yarar sağlar ilgilenen ya da merak edene. Eski zamanlarla bakılan anı karşılaştırma ve ardından gelen bir sürü başka bilgi. Bir de kartvizitini koymuş kitabın içine [9]. Kendisine müteşekkirim.

Kitabı fırsat bulunca kabaca inceledim. İlkin adı bir sürü anıya, eski bilgilere ve meraklanıp araştırma yaptığım zamanlara götürdü beni. Tuna Nehri... Danube yani. Danuban Blue. Mavi Tuna. İlk aklıma düşen rahmetli annem oldu. Necmiye [Ortaç] Kiraz. 1925’lerde Romanya Ahmatlar Köyü’nde dünyaya gelmişti. Çok küçük yaşta sürgüne gönderilenlerdendi. Ailesi Huriye-Halil Ortaç’larla birlikte annesinin ve babasının kardeşleri de ailecek sürülenler arasındaymış. Annem beş altı yaşlarında olduğunu anlatırdı. Ahmatlar Köyü’nden yola çıkmışlar. Kısa sürede beraberlerinde götürebilecekleri değerli eşyalarını denklemeleri söylenmiş. Tuna Nehri üzerinden kayıklarla ta Köstence Limanı’na yapılan bir yolculuk.

Annem Necmiye [Ortaç] Kiraz küçük yaşta belleğinde kalan anıları. Anne babasının ve diğer yakınlarının anlattıkları öyküler. Bize hep aklında kalanları ve kendisine anlatılanları aktarırdı. Ne güzelmiş göç etmek zorunda kaldıkları Ahmatlar Köyü! Ne güzelmiş Tuna Nehri!

Macarlar, Budin, Eğri. Macaristan’da kalan ve çok uzun süre korunan Müslüman Mezarlıkları, Camiler, Hamamlar ve taşköprüler! Budapeşte ve Eğri tekrar düzenlenirken birçok Müslüman ve Yahudi Mezarlıkları kaldırılmış. “Keşke koruyabilseydik!” diye yazdıklarını okumuştum bir yerlerde.

Ben de burada kentim İzmit için benzer şeyleri seslendirip durdum. Neredeyse her deneme gezi yazımda yazıp durdum. Keşke biz de kentimizde, İzmit’te Yahudi, Ortodoks Rum, Protestan Ermeni, İngiliz, Alman, Fransız Mezarlıkları’nı koruyabilseymişiz.

Keşke biz de Rum, Ermeni ve Yahudi Mahalleleri’nde, yerleşim yerlerinde ve köylerinde onlardan kalanlardan çok azını koruyabilseymişiz diye! Ama heyhat! Değil Osmanlı’daki Azınlık Cemaatleri’ne ait değerleri korumayı atalarımızın Osmanlı’nın yapıp bizlere aktardığı hiç bir değeri dahi korumamışız ki!

Diğer taraftan ne Yunanistan, ne Bulgaristan, ne Romanya ne Arnavutluk ne de Eski Yugoslavya yapmış tersini. Onlar da korumamışlar Osmanlı Eserleri’ni! Hele Arap Ülkeleri! Onlar bir başka zaten! Onlar Osmanlı’ya nefretle bakıp yakıp yıkmışlar Osmanlı’dan onlara ne kaldıysa! Ama! Sömürgecilerin –İngiliz, Fransız ve Alman- yaptıklarına ise sıkı sıkıya yapışmışlar! Bir tek Türkçe kelime dahi bilmezken günümüzde “sömürge artığı her bir Arap ülkesinde İngilizce, Fransızca ya da Almanca ikinci Resmi Dil’dir! Bir tek Türkçe ad bulamazsınız onca Arap ülkesinde! Onlarca Arapça ve Farsça kökenli adı Türkler çocuklarına vermeyi sürdürürlerken!

[ [10]! ]!

Hanife bir ileti aktarmıştı bana. Arkadaş ve dostlarından bir sürü ileti aktarılıyor ona. O da beğendiklerinden bazılarını bana aktarır. Çoğu bana göre okumaya değmeyecek İnternet Çöplüğü denilebilecek iletiler. Birisi yazar canı sıkılınca. Birisine gönderir. İletiyi alan da okumadan Adres Defteri’ndeki herkese aktarır. Aktardığı iletilerden bir tanesinin içeriği dikkat çekiciydi. Beğendiğim için kayda değer buldum. İnsan beyninin nasıl çalıştığını ve zinde bir beyin için ne tür işlerin salık verildiğini anlatıyordu kısaca [11].

Star TV’ye ceza gelmiş. Bilmem ne zaman hangi RTÜK kuralını ihlal etti diye. AKP İktidarı’na “yalakalık” yapılırsa ceza filan yok! Tersi durum olunca sözümona TV’ye ceza veriliyor. İzleyiciye zorunlu olarak bin bir zahmetle çekilmiş belgeseller izletiliyor. Bilgi veren program ve belgeseller nasıl ceza olarak kullanılabilir ki! İzleyen varsa doğal olarak. Ama belgeselde anlatılanlar dikkatimi çekmişti. Karşılıklı Göç Öyküleri ve terk edilen yerlerden söz ediliyordu! Karşılıklı Göç Öyküleri, Terk Edilen Yerler, Geriye Özlemle Ziyaret İçin Gelenler, Gidenlare ve Gelenelre Ne Oldu benzeri konular az işlenmemiştir her iki tarafta da. Karşılıklı Göç Anlaşmaları; Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya ile yapılmış.

Karşılıklı Göç Öyküleri’nde pek az Osmanlı Cemaati olanlardan çeşitli Orta Doğu Arap ülkeleri, Güney Amerika ülkeleri, çeşitli Avrupa ülkeleri, Kanada ve ABD’ye gidenler ne yaptı, gittiklerinde nerelere nasıl yerleştirildiler, devlet onlara nasıl destek oldu, konut ve arsa düzenlemesi yaptı mı, sosyal olarak nasıl karşılandılar, eğitim, kültür ve dini bakımdan uyum sağlamada nasıl zorluklar yaşadılar, terk ettikleri yerleri tekrar görme şansları oldu mu, anılarını gün ve gün yazıp kaydeden oldu mu, geldiklere yerlere ait görüntüleri, anı eşyalarını ve buna benzer şeyleri sonraki nesillere aktaranlar oldu mu benzeri sorulara yanıt arayan çalışmalar pek olmamış.

Diğer taraftan Osmanlı’nın egemen olduğu Arnavutluk, Eski Yugoslavya, Romanya, Kafkas ülkeleri, Bulgaristan, Yunanistan, Ege Adaları, Orta Doğu’daki Arap ülkeleri ve diğer yerlerden Anadolu’ya akın akın sökün edip gelenlerin neler yaşadıklarına dair pek az ayrıntılı çalışma yapılmıştır. Biz genelde anılarımızı içimize gömeriz. Anı eşyasını saklama, görüntüleri ve yazılanları sonraki nesillere aktarma konusuna pek değer vermeyiz.

Söz ettiğim şey “Sıradan yaşamlarda neler olduğuna” yanıt arayan çalışmalar. Bunlar derleme yazısı olur, kitap olur, şiir olur, söylence olur, belgesel film olur ya da resim ve yazılı belge biçiminde olabilir. Bu “sıradan yaşamlar”da nelerin olduğunu, nelerin yaşandığını, nelerin duyumsandığını ve gidenlerin terk ettiklere yerlere dair özlemleri çocuklarına ve torunlarına nasıl anlattıklarına dair bazı ipuçlarına erişmiştim.

Onlardan sözgelimi ilk aklıma gelen Patrick Panassion. Fransa’dan yazmıştı bana. Akşmeşe’ye [Armişeh, Armaş, Armaşa] dair! Ve Krikor Mukhalian. ABD’den İzmit Bahçecik’e [Bardizağ] dair! Bir de ben Göçmenlerin izlerini sürmüştüm çeşitli yererde; bir sürü köylüyle konuşmuştum. Özlemle anlattıklarını zevkle ve dikkatle dinlemiştim. Dinlemek isteyeni bulunca anlatıyorlardı hep; Karamürsel Avcıköy [Merdigöz], Fulacık, Çamçukur ve Yalakdere’nin köylüleri. Akmeşe’nin vefakar ve cefakar yerleşikleri! İzmit’in Dağköy’lüleri ve Adapazarı’nım Beşevler Köy’lüleri!

İşte Star TV’de söz edilen konular adeta bu yazdıklarımla örtüşüyordu. Bizim de gidip iki gece geçirdiğimiz Selçuk’a bağlı Şirince Köyü. Zengin bir Rum Köyü’ymüş. Terk edilmiş taşevlerinin yıkıntılar biçiminde varlığını sürdürdüğü Kayaköy’den söz ediliyordu. Kayaköy’ü yaşama döndürmek için çok çabalar sarf edilmiş. Ama gelinen nokta o denli parlak görünmüyordu.

Karşılıklı Göç Olayları ve Zorunlu Tek Yanlı Göçer’de her iki tarafta ta ilk başından beri nelerin olup bittiği, nelerin duyumsandığı ve nelerin yaşadığını, yansız, olduğu gibi ve diğer tarafı aşağılamadan yapılacak çalışmalar bana göre çok önemli. Bu konuda binlerce çalışma üretilmeli. Geçmişi yarınlara taşımak isteyenler bilgileri kayda geçmeli. Kaydedilip yazılmamış hiç bir şey geleceğe taşınamaz. Başkalarına aktarılamaz. Başkaları ile ne üzüntüler ne de sevinçler paylaşılabilir yazılıp kaydedilmedikçe!

Ben bile bir kez olsun gidemedim Ahmetler Köyü’ne. Rahmetli annem Nemciye [Ortaç] Kiraz’ın doğduğu köye. O zamanlar Romanya topraklarındaymış! Şimdi! pek emin değilim. Sanırım Bulgaristan’a bağlı topraklarda kalmış. O zamanlar Tutrakan denilen yere bağlı bir köymüş!

Annemin anne-babası Huriye-Halil Ortaç’lar hiç gidememişler. Annemin ömrüne de sığmamıştı gidip ziyaret etmek. Bana da nasip olmadı! Nasıl da gidip görmek isterim Ahmatlar Köyü’nü! Annemin ruhu, onun anne-babasının Huriye-Halil Ortaç’ın ruhları ve özlemlerini de yanıma alarak nasıl da değişik ürpertilerle dolaşır gezerdim onların “vatanımız” dedikleri Ahmatlar Köyü’nü!

Açıklamalar & Dipnotlar
[1]. Ak Emeklilik A.Ş.: İnönü Cad. No: 42, Gümüşsuyu-Beyoğlu, 34437 İstanbul. Tel: 212-393 33 00, Fax: 212-393 34 99, Doğrudan Hat: 444 23 23, Email: Email: musterihizmetleri@akemeklilik.com.tr, URL: www.akemeklilik.com.tr.
[2]. ......
[3]. Ak Emeklilik A.Ş. İnönü Cad. No: 42, Gümüşsuyu-Beyoğlu, 34437 İstanbul. Fax: 212-393 34 99, Email:
musterihizmetleri@akemeklilik.com.tr. 09.10.2007. E 0052452 Poliçe/Sözleşme kapsamındaki Ak Emeklilik işlemlerimle, Toyota Adapazarı Akbank Toyota Şubesi’nde görevli Sayın Erdal Çakan’ın ilgilenmesi konusunu bilgilerinize ve onayınıza sunarım. Saygılarımla, Erkan Kiraz.
[4]. Yurtiçi Kargo: Söz verdiğimiz gibi.
www.yurticikargo.com. Alo Yurtiçikargo 444 99 99. Arıkanlı Holding kuruluşudur. K-Q TSE-ISO-EN 9000, FIATA Intenational Federation Of Freight Forwards Association, Utikad Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik ve Hizmet Üreticileri Derneği, Türkiye Karid: Türkiye kargo, Kurye & Lojistik İşletmeleri Derneği üyesi.
[5]. Gönderen: Tosun Saral, Ataç Sok. No: 37/18 Kızılay-Ankara. Tel: 312-434 14 14. Alıcı: Erkan Kiraz, Import Expert, Toyota Otomotiv Türkiye A.Ş. P.K. 161, Adapzarı-Nehrikent 5400.
[6]. Macarlar & Tuna Hakkında Yazılan Şiirler (1300-2000): Derleyenler: İsmail Tosun Saral & Emre Saral. Türk-Macar Dostluk Derneği Yayınları No: 3. İkinci Basım Nisan 2001. ISBN: 975-94-097-1-2.
[7]. “Bu eser, vatanıma, milletime, aileme sarsılmaz bir sadakatla bağlı olmayı bana öğreten, tarih okuma zevkini kazandıran rahmetli babam; manastır Vilayeti’nin Serfice sancağı’nın Kazana kazası’nın Sofular Muhacirleri’nden Tarih Yazar Uzman Piyade Kurmay Tümgeneral [P.1340/7] Ahmet Hulki Saral’ın [1905-1982] aziz hatırasına ithaf edilmiştir.
[8]. “Erkan Kiraz Bey’e Saygılarımla, Tosun Saral. [İmza] Ankara, 08.10.2007.”
[9]. Türk-Macar Dostluk Derneği Yönetim Kurulu Üyesi [Török-Magyar Baráti Társaság Tagja] DKfm. İsmail Tosun Saral, Türkiye İş Bankası A.Ş: Emekli Müdürü. Ataç Sokak No.: 37/18, 06420 Kızılay-Ankara. Tel-Fax: 312-434 14 14, GSM: 0535-743 63 74, Alanya tel: 0242-512 83 54, Email:
saraltosun@hotmail.com.
[10]....
[11]. * Beyin, açık havada ve ayaktayken daha iyi çalışır. Önemli kararlarınızı alırken dışarıda ‘volta’ atmayı deneyebilirsiniz. * Beyin, örneklerle akıl yürütür. Kararsız kaldığınızda “Atatürk benim yerimde olsaydı ne yapardı?” diye düşünün. * Yabancı bir dil öğrenme ve ezber, beyni güçlendirir. Her gün birkaç yeni kelime öğrenin, sözlük okuyun, alışveriş listesi ve telefon numaralarını ezberleyin. * Zihinsel jimnastik yapın. Bunun için başta sudoku olmak üzere bulmaca ve satranç gibi oyunları kullanabilirsiniz. * Zihinsel rutinlerinizi kırın. Bazen telefonu sol elinizde tutun, çantanızı diğer elinizde taşıyın, evinize başka bir yoldan gidin. * Zihinsel zevklerinizi zenginleştirmek için her gün mutlaka iyi bir özdeyiş kitabından, birkaç cümle okuyun. * Güzel bir resme bakın. Estetik algınız, gördüğünüz estetik şeylerle gelişir. Beyninizi ‘güzel’ şeylerle besleyin. Sevdiğiniz bir müziği gözleri kapalı dinleyin. * Iyi bir uyku, kaliteli bir beynin temelidir. 24 saati geçen uykusuzluk sarhoşluğa benzer bir şekilde beyin fonksiyonları nı etkilemektedir. * Bol ve temiz oksijen beyin için çok önemlidir. Odanızın penceresini açıp kendinize bol bol ‘birinci el’ oksijen ısmarlayın. * Farklı düşünme tarzları beyni geliştirir. Çocuklar ve hayvanlarla daha fazla vakit geçirin. * Kullanılmayan organ körelir. Sürekli TV seyrederek beyninizi düşük viteste çalıştırmayın. Beyninizin sınırlarını zorlamayan etkinlikler, beyninizi geliştirmez. * Beyin diyeti yapın. Beynimiz “garbage in/ garbage out” ilkesine göre çalışır. Yani beyninize çöp girerse, beyninizden çöp çıkar. Beyninizi neyle beslediğinize, midenizi neyle beslediğiniz kadar dikkat edin. * Hayatınızın en büyük kararlarını alırken ‘kafadan’ değil, kâğıt üzerine ne yapacağınızı yazarak hesaplayın.
[12]. Yazıda ad ve adresleri geçen mekanlar ve ticari işletmeler bilgi sağlama amacıyla zikredilmiştir. Her hangi bir ticari bağlantı söz konusu değildir. Sözü edilen mekan ve işletmelerin destekleyiciliği ya da parasal desteği söz konusu değildir. Zaman içinde erişim bilgilerinde oluşacak değişiklikler bireysel olarak yazarı bağlamaz.
[13]. Yazıda söz edilen mekanlara ait bilgi ve yorumlar sadece bilgi sağlamayı amaçlamaktadır. Her hangi bir yergi ya da yüceltme söz konusu değildir. Amaç yaşanılan anları ve yaşananları bireysel gözlem ve yorumla olduğu gibi aktarmaktır.
[14]. Sözü edilen bedeller ilgili tarihlerde geçerli olup ne bireysel olarak yazarı ne de ilgili yerlerin sahip ve işletmecilerini bağlar.
[15]. YTL / € Paritesi 1.6625.

[:)]. Hata ve yanlışlıklar müstesnadır. Olası birey, yer ve mekan adları ile örtüşme durumları, herhangi bir birey ya da tüzel kişiye yazıda değişiklik yapılması isteme hakkı doğurmaz.


Erkan Kiraz, 09.10.2007 Salı, Saat: 23.00, Kentsa Sitesi, Alikahya-İzmit, GSM: 90–532–613 31 02, Emails: erkankiraz@yahoo.com & erkankiraz-41@hotmail.com.

© Copyright Hakkı Erkan Kiraz’a Aittir. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazı ancak kaleme alanın izni alınarak tekrar yayınlanabilir ya da dağıtılabilir.
© Copyrighted to Erkan Kiraz. All Rights Reserved.
This study may be re-copied or re-distributed only with prior consent of its Author.
Written & Edited By Erkan Kiraz
erkankiraz@yahoo.com on 09.10.07.