Sunday, November 30, 2008

İçimizden Birisi: Muzaffer Sandalcı

İçimizden Birisi; Muzaffer Sandalcı
Yazım Tarihi; 22 Mart 2005 Pazartesi, Şirintepe-İzmit, Yayın Tarihi;
Baba yadigarı derler.. Baba dostu.. Muzaffer Sandalcı rahmetli babam Mehmet Kiraz’ın görüştüğü, bildiği ve en sevdiği kişilerden birisiydi Derince’de. Çocukluğumda ailecek gidip geliyor muydum bilmiyorum.. Bizim oturduğumuz yer Topçular Mevkii denilen Fizan’da bir yerdi. Muzaffer Sandalcı’lar ise “Çarşı”da otururlardı.. Mesafeler uzaktı.. Ancak eskilerin Derince’sinde ise mesafeler o denli önemli değildi insanların bir birini yakından tanıması ve bir birine gidip gelmesi için..

Babamın yedeğinde Eski Çarşı’daki Saatçi Dükkanı’na gidip gelmelerimi anımsıyorum. Dükkanı yıllar ama yıllar yılı hep Mektep Sokak denilen sokağa bir dükkan bitişikteydi. Yanında “Tatarlar”dan “Kasap Cevdet” Dağlar’ın dükkanı vardı. İlk tanışmamızdan itibaren o bizim için ama özellikle benim için “Saatçi Muzaffer” Amca idi. Sevimli, cana yakın ve saygılı.

Babamla Muzaffer Amca iyi bir dost, iyi birer müşteri ve dükkan sahibiydiler. Dostlukları nasıl başlamış ve böylesine nasıl sevgiyle yıllar yılı sürmüştü bilmiyorum. Anımsadığım yaşımız ilerledikçe çocuklarıyla da dostluğumuzun gelişip serpilmesi ve babadan çocuklara kalan miras gibi dostluklarımızın da sürmesiydi. Oğlu Mehmet Sandalcı ile arkadaşlığımızın doruklara çıkması 1980’lerde dek sürmüştü. Sonrası yaşam savaşında her birimiz ayrı köşelere savrulmuş uzun yıllar süren kopukluklar girmişti araya. Büyük oğlu Metin Sandalcı ile aralıklı da olsa temasımız sürmüştü. Metin Sandalcı baba mesleğini devralmış Kuzey Derince’ye taşımıştı dükkanını. Mehmet Sandalcı ise yüksek öğrenimine devam etmiş kendisine ayrı bir yol çizmişti.

Büyük kızı Nevin’i bayram ziyaretlerinden anımsar gibiyim. Harmantarla’da aldığı bir arsa üzerine üç katlı mı ne bir ev yaptırmıştı Muzaffer Amca. Ondan önceleri Eski Limanyolu’nda bir ara sokağın en batı uçlarında harika, iki katlı ve bahçeli bir evin birinci katında oturduklarını anımsıyorum. Bu evlerini çok beğenirdim. Mehmet Sandalcı ile bu eve de çok sık gittiğimi ve sevgili Neriman Teyze’min beni oğlundan ayrı tutmadığını bilirdim. Nice leziz yemeklerini yemişliğim vardır. Unutmam ne mümkün! Keşke fırsat olsa da yine tadabilsem teyzemin yemeklerinden.. Ah geçmişi anmak ve eskilerde yaşanılan lezzetin ve muhabbetin tadına geç varmak ne buruk ve hoş bir duygu! Aynı sevecenliği ve sevgiyi Harmantarala’daki evlerine yaptığım ziyaretlerde de gösteriyordu. Küçük kızı Nilüfer Esin Derince Lisesi’nden sonra İzmit Eğitim Enstitüsü’nden mezun olup öğretmen olmuştu.

Yıllar akıp gitti. 1985’lerden itibaren ben Derince’den kopmaya başladım. Birçok arkadaş ve dostla olduğu gibi Muzaffer Sandalcı ve ailesinden de uzaklaşmış oldum. İlişkilerin koptuğu yıllarda ben evlendim. İlkin babam Mehmet Kiraz rahmetlik oldu. Yıllar sonra da annem Necmiye Kiraz. Kardeşlerimle temasımız sürdürmek için Derince’ye her gelişimde Metin Sandalcı’nın dükkanına uğrardım.

İş değiştirmeler, yeni arayışlar, çabalar ve yaşama tutunma meşakkatleri. Her birimiz bir yerlerde bir şeylerle uğraşırken Derince’de biçim ve kabuk değiştirdi. Yaşam D-100’ün kuzeyine kaydı. Teknolojik yenilikler ve bunların yaşamımıza girmesi çok hızlıydı. Uyum sağlayanlar değişen koşullara daha çabuk bütünleşiyordu yaşamın bu hızıyla. Bilgisayar evlere girdi. İnternet kullanımı hızlandı. Bilgilenme e-mail denilen yeni iletişim yoluyla daha hızlı oluyordu. Metin Sandalcı ile e-mail yoluyla haberleşiyorduk. Bir birimiz hakkında bilgiler alabiliyorduk.

Depremin ardından ben hep ötelediğim kendi öykümü yazmaya karar vermiştim. Bu işe soyunduğumda kendimi Derince’nin Öyküsü’nü yazarken ve Derince’nin her bir köşesinin resmini çekerken buluvermiştim. Derince ile temasım artmıştı. Birçok yazı ve resmi İnternet’te web sayfasına aktarıyordum. Öykülerimin çoğu Derince’deki yaşamıma dairdi. Öykülerimde birçok kişi yer alıyordu. Belleğimde kalanları, çocukluk anılarımı ve sokakları gezip dolaşırken kendi öykülerini benimle paylaşanların hikayelerini harmanlıyordum yazılarımda.

Yazılarımı okuyanlar e-mail ile bana erişiyor ve teşekkür diyorlardı. Kimisi de bazı bilgilerin eksik olduğunu belirtiyordu. Bir gün Mehmet Sandalcı’dan bir ileti almıştım. İletisinde babası Muzaffer Sandalcı hakkında kısa bilgiler sunuyordu bana. Daha sonraları Metin Sandalcı ve oğlu Murat Sandalcı’dan da benzer iletiler alacaktım. Baba dostum Muzaffer Sandalcı Amca’ya ait bilgiler, Mehmet Sandalcı’nın sağladığı ayrıntılara dayalıdır. Daha sonraki görüşmelerimizde Mehmet ve Metin Sandalcı kardeşlerin Derince’nin geçmişine dair kaleme aldığım yazılarda muazzam destekleri olmuştur.

Muzaffer Sandalcı 1921 yılında Rize’de doğmuş. O zamanlar Rize’de sadece ilkokul varmış. Oradan mezun olmuş. Zeyhan Neriman ile evlenmiş. Rize’den İstanbul’a göçmüşler. İstanbul’da deniz tankerlerinde makinist olarak çalışmaya başlamış. Çalıştığı akaryakıt tankerleri İstanbul Çubuklu ile Derince Petrol Ofisi arasında gidip geliyormuş. Derince’de bekleme süreleri çok uzun olurmuş bu gidip gelmelerde. Evinden uzak kalmalardan bıkmış olmalı ki evini İstanbul’dan Derince’ye taşıma karar vermiş.

Yıllar sonra Petrol Ofisi akaryakıt tankerlerini eskimelerinden dolayı satışa çıkartmış. Çalışanlarının da tazminatlarını vererek işlerine son vermiş. İşsiz kalan Muzaffer Sandalcı aldığı tazminatı ticarette kullanmayı düşünmüş. 1952 yılında, ömrünü vereceği aynı yerde bir dükkan kiralamış. İlk işi Bakkaliye Dükkanı açmak olmuş.

Değişen koşullara ayak uydurmuş. Derince’ye birçok ilkleri katmış. İlk Gazete Bayiliği, ilk saat satışı ve tamirciliği, ilk dikiş makineleri ve beyaz eşyalar. 30 yıl Siner dikiş makinesi bayiliği ve 2 yılda Philips bayiliği yapmış. 1970’li yıllarda da Sancak Oteli altında ilk mobilya mağazasını açmış.

Yıllar sonra kızı Nevin ailenin albümünü karıştırıp resimleri sayısal hale getirmiş. Metin Sandalcı bu resimlerden bir kısmını benimle paylaşmıştı. Resimlerden iki tanesi Eski Çarşı’daki dükkanın önünde çekilmişti. Bir tanesi Eski Limanyolu’nda sazlıklar arasında aldıkları arsada ilk evlerinin atılmış temelini gösteriyordu. Başka bir resimde Neriman Teyze çocuklarıyla eskilerin Ankara Asfaltı üzerinde poz vermişti. Bugünkü vızır vızır işleyen D-100’de sadece iki araç görünüyordu yolda.

Muzaffer Sandalcı amca şimdi Harmantarla’daki evinde yaşamının zevkini çıkartıyor. Cuma günleri büro gibi kullandığı dükkanında dostlarıyla yarenlik ediyor. Mehmet ve Metin Sandalcı kardeşlerin çalıştırdıkları Sandalcı Kuyumculuk camiden eve gitmelerinde uğradığı, soluklandığı bir yer. Farklı zamanlarında Muzaffer Sandalcı Amca’yı hem bürosunda hem de oğullarının işlettiği dükkanda ziyaret etmiş hayır duasını almıştım. Üzerimde hem Muzaffer Amca’nın hem de sevgili eşi Neriman Teyze’nin hakları vardır. Kendilerine gösterdikleri sevecenlik ve her tür hoşgörü için minnettarım. Yetiştirdikleri değer bilir çocukları onlara gurur veriyor olmalı.

Muzaffer Sandalcı’nın öyküsünü yazmamda bana sağladıkları destek ve bilgiler için özellikle Metin ve Mehmet Sandalcı’ya ve anı resimler için Nevin hanıma teşekkür ederim.
© Copyright Hakkı Erkan Kiraz’a Aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazı ancak kaleme alanın önceden yazılı izni alınarak tekrar yayınlanabilir ya da dağıtılabilir. © Copyrighted to Erkan Kiraz. All Rights Reserved. This study may be re-copied or re-distributed only with prior consent of its Author. Written & Edited By Erkan Kiraz erkankiraz@yahoo.com on various dates.

Access Info; Erkan KIRAZ; Work Address; Import & Export Expert, Toyota Otomotiv Türkiye A.S. P.K.161, Adapazari, Nehirkent 54000, Turkey. Tel: +90-264-295 10 82 Direct, Fax: +90-264-295 00 82,
erkan.kiraz@toyotatr.com Home Address; Kentsa Sitesi. A15, D: 1, Alikahya-Izmit, Turkey. Home Tel; +90-262- 319 41 00, GSM; +90-532-613 31 02, E-Mails; erkankiraz@yahoo.com, erkankiraz-41@hotmail.com, URLs; http://www.mtuncel.com, http://www.gezinotlari.net, http://erkankiraz.blogspot.com, http://erkankiraz.multiply.com/, http://www.panoramio.com/user/2404315.