Saturday, December 06, 2008

Mehmet Ali Kağıtci – Mehmet Ali Kagitci

Mehmet Ali Kağıtci – Mehmet Ali Kagitci

SEKA’ya veda ederken,

Mehmed Ali Kağıtçı Anısına...

IMF destekli politikalar gereğince özelleştirme ve kapatılma işlemleri yürütülen SEKA işletmelerinden İzmit Müessesesi bugünlerde kültürel ve dinlence amaçlı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne devredilirken, Türk Selüloz ve Kağıt Sektörü’nün kurucusu Mehmed Ali Kağıtçı’yı anmadan geçmek istemedik.

Kağıtçı, SEKA’nın kurucusu olması yanı sıra kendini, yalnızca eserler [1] sunmuş bilim adamlığı ile sınırlamamış, ülke ve kent sorunları üzerine de eğilerek çözümler üretmeye çalışmıştı. İşçilikten gelme yapısı ile üretimin yanı sıra işçilerin sosyal, kültürel ve sportif ihtiyaçlarını da göz önünde tutumuştu. Hatta bu sosyal aktiviteleri, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yöneticisi olarak kente ve kent yaşayanlarına aktarmayı bir görev bilmişti. Biz de bu yazımızda özellikle Kağıtçı’nın bu yönünü ele alacağız [2].

Deniz kıyısında olmasına karşın, denize küsmüş halde bulduğu İzmit’te yüzme, kürek ve yelken gibi deniz sporları ile futbol, güreş, tenis ve aletli jimnastik gibi spor branşlarını tüm fabrika personelinin faydalanabileceği bir şekilde gerçekleştirdi. Gün geldi Kağıtspor, amatör futbolda Türkiye şampiyonu olurken bir çok diğer branşta ulusal takımlara sporcu verdi.

Fabrika personelinin çeşitli gereksinimlerini karşılamak üzere kurduğu kooperatif, o günlerde kent halkının dahi faydalandığı bir işletmeye dönüşmüştü.

İzmit Körfezi’nin tarihteki durumunu da inceleyen Kağıtçı, fabrika kıyısında Ayvalık Burnu denilen kısımda bir zamanlar verimli bir dalyanın bulunduğunu belirleyerek, İzmitli ihtiyar balıkçılarla görüştü ve değerli bir üretim sahasını oluşturdu.

Bu çabaları yanı sıra, kentin su ve elektrik ihtiyacına da katkı verirken
[3] Belediye Başkanı Kemal Öz ve meclis üyelerince imzalanan 13.08.1937 tarihli fahri hemşerilik ünvanına layık görüldü.

Kağıtçı, İzmit çevresinde her türlü sosyal ve kültürel çalışmalara katkı vermeye devam ederken, İzmit Halkevi’nin başkanı olarak verdiği hizmetlerde de övgüye layıktı. Kağıtçı, fabrikanın temel hafriyatı esnasında bulunan tarihi eserleri
[4] de bir tesadüf sonucu saymayarak, eski bir uygarlık alanı üstünde bulunduğunu anladı ve derhal bir bilim adamına yakışan önlemler aldı. Üzerine düşen görevin büyüklüğünün bilincinde olarak hafriyatın bizzat başına geçti ve işi disipline etti. Gittikçe genişleyen tarihi izleri ve sonucunda olumlu sonuçları kesintisiz yetkili makamlara iletti.

Bu çalışmaları nedeniyle Müzeler Genel Müdürlüğü
[5] ve yabancı enstitülerin [6] üyelerince de takdirle karşılanan Kağıtçı, İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Aziz Ogan ve Nikomedia (İzmit) sikkeleri uzmanı Dr. Clemens Bosch, Amerikalı Arkeolog Prof. Wittemoor, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Dr. Bittel ve Dr. Dörner gibi uzmanların övgü ve ilgi ile izledikleri bu çalışma sonucunda o güne değin pek sınırlı kalmış Nikomedia tarihi hakkında aydınlatıcı bilgiler elde edilmesinde büyük katkı sahibidir. [7]

Kağıtçı, yerli yabancı uzmanların takdirle karşıladığı bir arkeolog duyarlılığı içinde mermer ve bronz heykeller, bronz ve topraktan şamdanlar, testiler, teraziler, bıçaklar, ispatüller, içki ve parfüm kapları çeşme, hamam, konutlar ve pazar yeri kalıntıları, tiyatro düzeneği, bronz-altın paralar, temel kazıkları, su mecraları, döşeme taşları, mozaikler, ziynet altınları, yüzükler, madalyonlar, cam su bardaklarını ortaya çıkardı.

Bilindiği üzere İzmit sahili kalın bir çamur tabası ile örtülüdür. Bu nedenle temel çalışmaları zorlukları içermektedir. Hafriyat esnasında ortaya çıkarılan, kararmış ancak cila kabul edebilecek kadar sertleşmiş meşe kazıklar, antik Nikomedia mimarlarının kalın surları dahi zemin suyu seviyesinin altına çaktıkları meşe kazıklar üzerine tutturduklarını göstermiştir. Küçük bir küp içindeki altın paralar bulunduğunda daha yeni darphaneden çıkmış gibi çil çil idi. Ancak, olasılıkla bir deprem sonucunda meydana gelmiş Nikomedia yangınlarının bir delili olarak bronz paraların birbirlerine yapışacak derecede yumuşamış oldukları görüldü.

Bir çok uğraşı içinde Mehmed Ali Kağıtçı, tarihe yeni bilgiler ekleyecek bu eserleri toprak altından çıkardığı bir kale burcuna yerleştirmek için harekete geçti. Bu burç Nikomedia surlarında çarpışırken yaşamını yitirmiş bir komutana aitti. Bir Nikomedialının yaşamında kullanacağı her türlü malzeme mezara konulmuştu. Kağıtçı’nın buluntuları yerinde sergileme düşüncesi zamanın Bakanı tarafından kabul edildi ve Müze Müdürlüğü’nün katkıları ile bir katalog hazırlandı. Ancak uzun yıllar Necati Bey İlkokulu depolarında bekletilen bu eserler bir türlü Müze kurulmayınca İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne devredildi.

Kağıtçı, emekli olduktan sonra da İzmit’e ilgisini devam ettirdi, hatta 1970’li yılların başında İzmit Tarihi Eserlerini ve Müzesini Koruma amaçlı bir de dernek kurdu. Ne yazık ki bu çabalarının sonuçlarını alamadan yaşama veda etti.

Ruhu şad olsun derken genç Türkiye Cumhuriyeti’nin idealist kadrolarını ve ulu önder Atatürk’ü bir kez daha saygı ile anıyoruz.

[1] Eserleri: Selüloz ve Kağıt-1928, Fabrikacılık ve Sanayi Notları-1928, Kanda Glükoz-1930, PH Hamızlık ve Lalevilik Kuvveti-1931, Kağıtçılık Tarihçesi-1936, Atom ve Dünya-1945, Besin Klavuzu-1949
[2] Kaynak: Ubeyd Öce, Mehmed Ali Kağıtçı, Duygu Matbaası İstanbul 1950
[3] 1931 yılında 14.637 olan İzmit nüfusu, Kağıt fabrikası’nın kuruluşundan sonra28.120’ye yükselmiştir
[4] Daha önceki sayılarımızda bu konuyu detaylı bir şekilde okurlarımıza aktarmıştık
[5] İstanbul Arkeoloji Müzesi arkeologları
[6] DAI - Alman Arkeoloji Enstitüsü
[7] Archaologischen Anzeiger, 1939, Heft, ½, Walter de Gruyer U. Co., Berlin.
© Copyrighted Hakkı Nemci Sahin & Sinan Yakay’a Aittir. Tüm Hakları saklıdır.
Bu yazı ancak kaleme alanın Erkan Kiraz üzerinden izni alınarak tekrar yayınlanabilir ya da dağıtılabilir.

© Copyrighted to Nemci Sahin & Sinan Yakay. All Rights Reserved.
This study may be re-copied or re-distributed only with prior consent of its Authors through Erkan Kiraz.
Edited By Erkan Kiraz
erkankiraz@yahoo.com on 06.12.2008.