Necmiye Ortaç & Mehmet Kiraz
Ahmatlar Köyü, Silistre-Bulgaristan & Kümbet Köyü, Gölpazarı-Bilecik, Türkiye
Nemciye Kiraz’ın Genç Kızlık Görüntüsü
Nemciye Kiraz’ın Yaşlılık Dönemi Görüntüsü
For long I am after scribbling my “Memoirs” in detail starting from my birthdate, year by year while I have not any concrete proofs, documents, pictures and states’ documents at my hand. Upton now I have completed many short or longer memory stories about what happened and happening around me as “essays”.
Recently I have devised some different projects on “My Memoirs” by spanning their ranges from my birth year of 1955 or 1957 to 1925, the birth date of my mom, Necmiye Ortac Kiraz and my dad, Mehmet Kiraz. My mom, Necmiye Kiraz was born at Ahmatlar Town [today Stefan Karadza, Bulgaria], Romania and my dad; Mehmet Kiraz was born at Kumbet Town, Golpazari, and Bilecik City, Turkey.
This time started telling from Ahmatlar Town of Bulgaria and Kumbet Town of Turkey. My intention is to bring their memoirs to the times of 2009, if ever I could succeed realizing them. I have some pictures from Kumbet Town however I have not any pieces of pictures from Ahmatlar Town [Stefan Karadza], Bulgaria. Instead I have found some map details and information about this older Ottoman Romanian town.
********************************************************
Necmiye Ortaç & Mehmet Kiraz
Ahmatlar Köyü, Silistre-Bulgaristan & Kümbet Köyü, Gölpazarı-Bilecik, Türkiye
Necmiye[1] Ortaç[2], Romanya[3] Tutrakan’a[4] ya da Silistre’ye[5] bağlı Ahmatlar Köyü’nde[6] [Stefan Karaca] doğar. Romanya Doğum Belgeleri ve doğum ayrıntısı kesinlikle vardır. Ama 1935’ler Türkiye-Romanya Müdadil Muhaceret Ahitnamesi [Yerdeğişim Göç Anlaşması] imzalandıktan sonra ailesi Huriye[7]-Halil[8] Ortaç ve kardeşleri Mehmet[9], Ahmet[10], Mustafa[11] & Bedriye[12] [Çavdar, Gamsız & Çavdar] ile Türkiye’ye göç ederler.
Mehmet Kiraz, Bilecik[13] iline bağlı Gölpazarı[14] ilçesinin Kümbet Köyü’nde doğar. Ailesi Hanife[15]-Nazif[16] Kiraz ve kardeşleri Nazife[17] [Şahin], Emine[18] [Çimen] ve Osman[19] Kiraz ile Kümbet[20] Köyü’nde yaşama gözlerini açar.
Ahmatlar [Ahmetler, Amatlar, Akhmatlar, Ahmatlar, Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karadzha, Stefan Karaca]: Bulgaristan, Silistre
Nemciye Kiraz, Romanya Tutrakan Ahmatlar Köyü’nde ve Mehmet Kiraz, Bilecik’in Kümbet Köyü’nde doğdukları yılda Türkiye ve Romanya’da neler olmuştur? Bilgiler Romanya, Tutrakan, Ahmatlar Köyü [Stefan Karaca: Стефан Караджа] ve Bilecik, Gölpazarı, Kümbet Köyü’nü kapsayacaktır.
Böylesi bir çalışma çok zor ve uzun soluklu bir çalışmadır. Türkiye’de Nüfus Kayıtları’na erişmek olanaksızdır. Türklerde genelde belge tutma, saklama ve anı yazma geleneği ve alışkanlığı yoktur. Fotoğrafın resmi işlemlerde zorunlu olması dışında, halk arasında yaygınlaşması oldukça zaman almıştır.
Nüfus Belgeleri’ne ayrıntılı doğum kaydı düşme uygulaması sonradan başlatılmıştır. İlk Nüfus Cüzdanları’nda sadece doğum yılı yazılmaktadır. Bir kayıt tutma ve Soyağacı [Geneology] geleneği olmayan biz Türklerin anne ve baba tarafının anne-babalarına ait ayrıntılı bilgilerine sahip olması zordur. Buna ebette ben de dahilim. Annemin ve babamın anne ve babasına ait neredeyse çok az veriye sahibim. Bu nedenle onların doğdukları yıl olan 1925’de neler olmuşla başlamak istedim anlatmaya.
Ahmatlar [Ahmetler, Amatlar, Akhmatlar, Ahmatlar, Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karadzha, Stefan Karaca]: Bulgaristan, Silistre
Excel Dosyası biçiminde başladığım “Ortaç-Kiraz & “Kiraz-Aykan Aileleri Soyağacı” çalışmamda anne-babamın anne ve babalarına gelip tıkınmıştım. İlerinse gidememiştim. Kutular biçiminde olan bu çalışmaya ayrıntı düşmek, bilgiler eklemek zor. Ama Word Doyası biçimli bu tür bir çalışma daha çok bilgi ve belge içerecektir.
Anlatmaya ve veri toplamaya 1925’den başlıyorum. Bu yılda doğmuşlar. Hangi aylar ve günlerde doğmuşlar bilmiyorum. Amacım doğdukları yerlere ait ayrıntılı bilgileri bulmak ve derlemek. Bu hiç kolay bir konu değil. Ancak doğdukları anlardan itibaren çevrelerinde, köylerinde, kentlerinde ve yaşadıkları ülkelerde neler olmuş, neler yaşanmış benzeri bilgileri toparlamak yine de olanaklı.
Yenilerde Internet ortamında oluşturulan “Başbakanlık Devlet Arşivleri”nin “Osmanlı Arşivleri” ve “Cumhuriyet Arşivleri”den ve Rumen, İngiliz, Fransız ve Yunan Arşivleri’nden yararlanacağım. Bulduğum kayıtları bazı düzenlemeler ve eklemelerle aktaracağım. Arşivlerden “kesin yer ve kişi”lere ait doğrudan veri elde etmek kolay değil. Yaklaşık “adlar”, “yerler” ve “olay”ların sözleri üzerine aratmalara yapmak gerek. Oluşturulan arşivlerden elde edilen bilgiler tüm belgenin kısa özeti.
Annemiz Necmiye Ortaç, Romanya’nın Tutrakan ya da Silistre kentine bağlı Ahmatlar Köyü’nde dünyaya gözlerini açar. Ahmatlar Köyü adını “Ahmet”den alır. “Ahmetler Köyü” diye de bilinir. Günümüzdeki adı “Stefan Karaca”dır. Anadolu’nun
Ahmatlar [Ahmetler, Amatlar, Akhmatlar, Ahmatlar, Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karadzha, Stefan Karaca]: Bulgaristan, Silistre
çeşitli yerleşim yerleri be kentlerinden ele geçirilen ya da bağlaşık biçime sokulan yerlere gönderilen “Öncü Türkler” ya da “Akıncılar” yerleştirilir. Bu öncüler daha çok “Bektaşi”liği yaygınlaştırır gidilen yerlerde. Bektaşi kayıtları bu yerleşimler konusunda oldukça doyurucu bilgiler sunar.
Ahmatlar Köyü’ne günümüzde adı verilen Stefan Karaca[21], günümüzün Bulgaristan için Yahya Kaptan[22] ya da İpsiz Recep’tir[23]. Osmanlı yönetimine karşı, Osmanlı Stefan Karaca [Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karadzha,]: Bulgaristan, Silistre
Ahmatlar [Ahmetler, Amatlar, Akhmatlar, Ahmatlar, Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karadzha, Stefan Karaca]: Bulgaristan, Silistre
Ordusu’na çete savaşları ve başkaldırılarını başlatan ve Osmanlı’dan sonra Bulgaristan’ın “Ulusal Kahraman”ıdır. Ahmatlar Köyü, Nemciye Ortaç doğduğunda Romanya toprakları içerisindedir.
Ahmatlar [Ahmetler, Amatlar, Akhmatlar, Ahmatlar, Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karadzha, Stefan Karaca]: Bulgaristan, Silistre
Ahmatlar [Ahmetler, Amatlar, Akhmatlar, Ahmatlar, Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karadzha, Stefan Karaca]: Bulgaristan, Silistre
Annesi Huriye Ortaç. Huriye Ortaç’ın anne ve babası kimdir? Annemiz Necmiye Ortaç kesinlikle söz etmiştir ama şimdi anımsamak olanaksız. Kardeşlerinin adları nedir? Bilmiyorum. Babası Halil Ortaç’ın babasının “Sarı Mahmut” olduğunu biliyorum. “Sarı Mahmut”un anne ve babası ile kardeşlerine dair bir bilgim yok.
Nemciye Ortaç doğduğu yılda Huriye-Halil Ortaç’ın Ahmatlar Köyü’ndeki evleri nerede yer alıyordu, köyün neresindeydi, ev bahçe içinde miydi? nasıl bir yapısı vardı? ne kadar tarla ve bahçeleri vardı?, kaç büyükbaş ve kaç küçük baş hayvanları vardı? Ağebeyleri Mehmet, Ahmet, Mustafa ve kız kardeşi Bedriye hangi tarihlerde doğdu bilmiyorum.
Romanya toprakları içinde yaşayan Azınlıklar arasında Türkler en fazla baskı gören guruplardır. Diğerleri Hıristiyan ama Türkler Müslüman’dır. Her tür resmi işlem Rumence kayıt altındadır. Romanya toprakları içinde Azınlıkların her tür resmi işlemleri kayıt altındadır. Evlenmeler, Düğünler, Sünnetler, Doğumlar ve Ölümler, Dini Bayramlar, İbadet Yerleri Rumen Makamları tarafından doğal olarak resmi kayda tabidir. Huriye-Halil Ortaç Ailesi’nin Rumen Resmi Kayıtları’ndan bana dek erişen bir kayıt yok ne üzücü ki!
Nemciye Ortaç doğduğu 1925 yılından, “1935 Büyük Romanya Göçü”ne dek Ahmatlar Köyü’nde yaşar. Çocukluğumda bize anlattıklarından belleğimde kalan izler silik de olsa “babamlar göçe zorlandığında ben 5-6 yaşındaydım” aktarmaları, göç sırasında 10 yaşında olduğu ile çakışsa da çocukluk öykülerindeki “aktarım gerçeği” ile çelişmez. Nemciye Ortaç’ın Romanya Ahmatlar Köyü’nde geçirdiği 10 yılı betimleyen bir fotoğrafı yok!
Huriye-Halil Ortaç Ailesi, “1935 Büyük Romanya Göçü”nden sonra ve İzmit Derince’ye yerleştirilmelerinden itibaren ne Romanya’ya ne de sonraları Bulgaristan’a gidip kovuldukları köylerine gidebilmişler. Nasıl gitsinler ki? Derince’de kurmaya çalıştıkları yaşam onlara terk ettikleri köylerine “gezip dolaşma olanağı” sunacak kadar para sunmamış ki! Her şeyi düşlerine gömmüşler. Çocukluk günlerinden söz ettiğinde Nemciye Kiraz biz çocuklarına betimlemeye çalışırdı annesi Huriye Kiraz ve babası Halil Ortaç’dan duyduklarını.
Babamız Mehmet Kiraz 1925’de Bilecik’e bağlı Gölpazarı’nın Kümbet Köyü’nde doğar. Osmanlı zamanlarında “Ertuğrul” adını taşıyan antik “Belekoma” kenti Bilecik önemli bir kenttir bulunduğu coğrafyada. Osmanlı İmparatorluğu’nun genişleme ve yayılma dönemlerinde önemli bir yer tutar. Gölpazarı’nın adı “Göl-Flanoz”dır. Vezirhan’dan sonra doğuya doğru, dağların arasında ilerledikten sonra dümdüz bir ovanın kuzey sırtlarında kurulmuştur. Merkezinde büyük bir “Taş Han” vardır. Kuzeydoğu ve güneybatı doğrultusunda bulunan hanın güneybatı tarafındaki büyük kapısı üstünde “Osmanlıca Yazıt”ında neler kayıtlıdır acaba!
Kümbet Köyü’ne uzanan yol Gölpazarı Ovası’nın güneyinden dağlara doğru tırmanır. Döne dolaşa ilerleyen yol, bölgeye egemen bir tepenin güney tarafında kurulmuş Türkmen Köyü’ne erişir ilkin. Kümbet Köyü’nden sonraki köy Caferler Köyü’dür ve bana annemin kız kardeşinin gelin gittiği köydür. Babamız Mehmet Kiraz doğduğu ve babasının yaşadığı köyüne biz çocuklarını birkaç kez götürmüştür.
Anımsadığım Derince’nin eski trenden istasyonundan “permi” ile bindiğimiz tren Geyve Boğazaı’nı geçtikten sonra Vezrihan İstasyonu’nda inerdik. İstasyon Yapısı’nden batısında yer alan bahçesinde oynadığımızı anımsarım. Bu bekleme sırasında Gölpzarı’na gidecek otobüs beklenirdi. Gölpzarı’ndan Kümbet Köyü’ne nasıl eriştiğimizi anımsamam. Köye ait belleğimde kalan izleri tazelemek için farklı yıllarda üç kez gittim Kümbet Köyü’ne[24].
İki katlı, ağaç iskelet arası kerpiç evlerden birisinde kalmıştık. Mehmet Kiraz’ın amcalarından ya da dayılarından birilerinin eviydi kaldığımız. Ortadan geçen yolu, köy camisini, köy mezarlığını ve harman yapılan küçük harman yerini ve dere boyunca yer alan ceviz ağaçları ve üzüm bağlarının yer aldığı bahçelerini anımsıyordum. Bir sürü görüntü almıştım. Hala ayrıntısı ile gezip görüntüleyemedim Kümbet Köyü ve çevresini.
Köy neden Kümbet adını almıştır. Farsça olan bu söz “Kubbeli Mezar” demektir. Köy camisi bahçesinde ve bahçe önünde yer alan çeşme yalağında, üzerleri yazılı lahitler yer alır. Köy çevresinde bozulmamış Kubbeli Mezarlar yani Kümbetler olduğundan dolayı mı bu adı almıştır acaba? Türkler bölgeye yerleşmeye başladıklarında Kümbet Köyü’nün bir Rum Köyü olduğuna dair bir veri yok elimde. Ancak lahitler, köy ve çevresinde Roma İmparatorluğu ya da Doğu Roma İmparatorluğu [Bizans] evrelerinde yerleşimler olduğunun kanıtı.
Mehmet Kiraz’ın annesi Hanife [Uysal] ve babası Nazif’in anne babalarına ve kardeşlerine dair bir şey bilmiyorum. Mehmet Kiraz ailenin ilk çocuğudur. Ondan sonra doğan Nazife büyüdüğünde Halil Şahin ile evlenip yaşamını Eskişehir’de sürdürecektir. Diğer kız kardeşi Emine ikinci evliliğini Mehmet Çimen ile yapıp İstanbul Pendik, Kaynarca’da sürdürecek ve orada ölecektir. Erkek kardeşi Osman ise yaşamının son günlerini ikinci eşinin köyü Üzümlü Köyü’nde geçirecektir.
Mehmet Kiraz’ın çocukluk dönemine ait bir fotoğraf yoktur. İlkokul eğitimi almamış ve okuma yazmayı askere gittiğinde öğrenmiştir. Askerlik dönemine kadar köyde geçen çocukluk dönemine ait bilgilere de sahip değilim. Köyde babası ve kardeşleriyle bağ-bahçe işleriyle geçirmiş olmalı çocukluk ve geçlik dönemlerini. Üzüm Bağçılığı, Ceviz ve Kirazcılık yaparlarmış. Soyadlarını da “Kiraz Bahçeleri”nden almışlar.
Kümbet Köyü, batı taraftan gelen ve köyü ikiye bölen ana yol çevresinde, batıdan doğuya doğru eğimi artan yamaç bir alan üzerinde kurulmuş. Köy Camisi, köyün batı-güney tarafında, köyün girişinde yer alıyordu. Şimdilerde yenilenmiştir. Eskilerin camisi ahşaptan ve bahçesinin güney ucunda yer alırdı. Köy Mezarlığı da dağınık biçimde köy camisinin daha güneyinde serpilmiş durumdadır. Eski caminin bahçesinde ahşap bir konukevi yer alırdı.
Köy Evleri ağaç iskeletlerden yapılırmış. Aralara kerpiç bloklar döşenirmiş. İki katlı konutların alt katları ahır ve kimi tarım gereçleri ve kışlık yakacakların depolandığı alan olarak kullanılırmış. Çok odalı üst katlara evlenen erkek ocuklar geçici de olsa yerleşirmiş. Çocukluğumda hayvan gübre kokuları, tavuk gıdıklamaları ve horoz ötüşleri arasında
uyandığımızı anımsarım. Yağmurlu havalarda ve kışın köyün dar sokaklarında yürümek neredeyse olanaksızmış. Diz boyu çamur olurmuş.
Köyün kendisine ait bir kahvehanesi varmış. Caferler Köyü’nden sonra Yenipazar’a uzanan yoldan aşağıya doğru gidildiğinde ana yola bağlanan diğer ara sokaklarda koştururduk. Mehmet Kiraz çocukluğunda ne Gölpazarı’na ne Yenipazar’a ne de Vezrirhan’a gidebilmiş. Askerlik dönemi gelip çattığında ilk kez köyünün dışına çıkmış olmalı. Askerliğinin acemilik dönemini ve ustalık dönemini nerede geçirdiğini hiç anımsamıyorum. Uzun bir askerlik dönemi geçirmiş. Üç ya da üç buçuk yıl. Babası Nazif Kiraz ise daha uzun süre.
Gölpzarı’na bağlı köylerden hangisinin nerede yer aldığını öğrenmek o denli zor değil artık. Bu köyler abecesel olarak aşağıdaki gibi; Akçakavak, Aktaş, Alıç, Arıcaklar, Armutçuk, Baltalı, Bayat, Bolatlı, Büyükbelen, Büyüksusuz, Büyüksürmeli, Çengeller, Çımışkı, Çiftlikköy, Çukurören, Demirhanlar, Derecikören, Dereli, Doğancılar, Dokuz, Gökçeler, Gökçeözü, Göldağı, Gözaçanlar, Hacıköy, Hamidiye, İncirli, Karaağaç, Karaahmetler, Karacalar, Kasımlar, Kavak, Keskin, Köprücek, Kurşunlu, Kuşçuören, Küçüksusuz, Küçükyenice, Kümbet, Sarıhacılar, Softalar, Söğütçük, Şahinler, Taşçıahiler, Tongurlar, Türkmen, Uyuk ve Üzümlü.
Kümbet Köyü çevresinde yer alan yakın köyler hangileri? Ama köy içinden yolla gidilen iki köy var: Dumanlar ve Gökçekaya. Mehmet Kiraz bunlardan çocukluk ve gençlik dönemlerine hangilerine gitmiştir? Köylere erişim nasıl sağlanıyordu? Düğün ve benzeri sosyal olaylarda köyler arası iletişim ve ziyaretler nasıl yapılıyordu? Köyler arası evlikler ve gidip gelmeler nasıl yapılıyordu? Bu ve benzeri sorular sıralamak kolay ama 1925’lerden Mehmet Kiraz’ın askerlik yaşına dek olan sürelere ait bilgilere ve verilere erişmek zor.
[1] Necmiye [Arapça, Bayan]: “Yıldızlarla ilgili”, “yıldızlara ait” demektir. Bugünkü karşılığı “Yıldız”dır.
[2] Ortaç: “Tepe”, “Mirasçı” ya da “Veliaht” anlamına gelir. Türkçe kökenlidir.
[3] Romanya [România]: Orta Avrupa'nın güney doğusunda, Balkan Yarımadası'nın kuzeyinde bulunan bir ülkedir. Ülke kuzeyde ve kuzeydoğuda Ukrayna, kuzeydoğuda Moldova, kuzeybatıda Macaristan, güneybatıda Sırbistan, güneyde Bulgaristan ile komşudur. Ayrıca ülkenin doğuda Karadeniz'e kıyısı vardır. Ülke adı olan Romanya, Latince Romanus [Roman: Romalı]’dan gelir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Eflak ve Boğdan tampon devletlerdi. Osmanlılar’a vergi verir, savaşlarda asker yardımı yaparlardı. Beyliklerin Voyvodaları Rumen soyluları arasından Osmanlı padişahı tarafından atanırdı. Bunlardan başka bu beylikler İstanbul'un yiyecek gereksinimlerini karşılamakta önemli bir rol oynamıştır. Osmanlılar Romanya'yı hiç bir zaman tamamıyla topraklarına katmadı. Osmanlı İmparatorluğu, Osmanlı-Rus Savaşı'nı [1806-1812] kaybeder. 1821 yılında Rusya'yla Bükreş Antlaşması'nı imzalar. Besarabya'yı Rusya'ya bırakmak zorunda kalır. Besarabya Boğdan'ın Prut Nehri’nin doğusunda kalan kısmıdır. Bu anlaşma Boğdan'ı ikiye böler. 93 Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu, Ruslara yenilir. 1878 yılında yapılan Berlin Antlaşması'yla Eflak ve Boğdan Osmanlı Devleti'nden bağımsızlıklarını kazanır. Romanya adı altında birleşir. Ancak Rusya 1821 yılında ele geçirdiği Besarabya'yı geri vermez. Bu bölge daha sonra SSCB'nin Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti biçimine dönüşür. Romanya’yı oluşturan ülkelerde Osmanlı zamanında Müslüman Türk yerleşimi pek yoğun olmamakla beraber, dağınık biçimde birçok Rumen yerleşim yerinde Türkler, Tatarlar ve başka azınlıklar yaşamıştır. Osmanlı topraklarında ama özellikle Trakya bölgesinde de Rumenler yaşar. Bu nedenle Türkiye-Romanya Mubadilesi [Yerdeğişim Göçü] Anlaşması yapılır.
[4] Tutrakan: [Bulgarca: Тутракан, Rumence: Turtucaia] kuzeydoğu Bulgaristan’ın Silistre iline bağlı bir kent. Tuna Nehri kıyısında yer alan kentten, Romanya tarafında yer alan Oltenita’ya vapur bağlantısı vardır. Güney Dobruca’nın batısında ve Ruse’nin 58km doğusunda ve Silistre’nin 62km batısında yer alır. Osmanlılar kenti alana dek Bulgar Krallığı’na bağlıdır. 1877-1877 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Ruslar tarafında tekrar Bulgar Krallığı’na geri verilir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Romanya, Tutrakan’ı Güney Dobruca ile topraklarına katar ve bu 1940’lara dek sürer. II. Dünya Savaşı sonrası Craiova Anlaşması ile Bulgaristan’a geri verilir.
[5] Silistre [Bulgarca: Силистра: Silistra, Rumence: Durostor]: Günümüzde Bulgaristan'ın kuzey doğusunda, Dobruca bölgesinde, Tuna Nehri [Mavi Tuna, Danube] kıyısında bulunan bir kenttir. Silistre İli’nin yönetim merkezidir. Bütün “Güney Dobruca” [Romencesi Cadrilater] gibi 1912-1940 yılları arasında Romanya egemenliğinde kalmıştır. Bu kentte önemli bir Türk nüfusu yaşamaktadır. Silistre, Osmanlı-Rus Savaşı [1828-1829] ve Kırım Savaşı’nın [1853-1856] başlarında Rus ve Osmanlı Orduları arasında şiddetli çarpışmalara sahne olur.
[6] Ahmatlar [Ahmetler, Amatlar, Akhmatlar, Ahmatlar, Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karadzha, Stefan Karadja, Stefan Karaca]: Bulgaristan, Silistre.
[7] Huriye [Arapça, bayan]: “siyah gözlü kadın” demektir. Kız kardeşimin de adıdır.
[8] Halil [Arapça, erkek]: “İçten”, “dost”, “çok yakın arkadaş” anlamına gelir.
[9] Mehmet [Arapça, erkek]: “Muhammed”in Türklerde okunuş ve yazılış biçimi. “Çok övülmüş” anlamına gelir.
[10] Ahmet [Arapça, erkek]: “Övülmeye değer”, “beğenilmiş”, “Allah'a şükreden” anlamlarına gelir.
[11] Mustafa [Arapça, erkek]: “seçilmiş olan” anlamına gelir.
[12] Bedriye [Arapça, bayan]: “ay gibi”, “ay kadar güzel” ya da “ay’a ait” anlamlarına gelir.
[13] Bilecik: Osmanlı zamanındaki adı “Ertuğrul”dur. Kentin antik adı “Belekoma: Şirinköy”dür.
[14] Gölpazarı [Göl-Flanoz]: Bilecik’e bağlı bir ilçe.
[15] Hanife [Arapça, bayan]: “Allah'ın birliğine inanan”, “iman eden” anlamına gelir.
[16] Nazif [Arapça, erkek]: “Temiz”, “pak”, “nazik”, “zarif” ve “şık giyimli” manasına gelir.
[17] Nazife [Arapça, bayan]: “Temiz”, “pak”, “nazik”, “zarif” ve “şık giyimli” manasına gelir.
[18] Emine [Arapça, bayan]: “Güvenilir”, “inanılır kimse” anlamına gelir.
[19] Osman [Arapça, erkek]: Toy denilen, kazdan büyük bir kuşun yavrusu.
[20] Kümbet [Farsça: kubbe]: gömme bölümü, gövde [ziyaret] bölümü ve kubbesinin üstünde külahı bulunan mezar anıtları için kullanılan sanat tarihi deyimi.
[21] Stefan Karaca [Стефан Караджа: Stefan Karadža, Stefan Karaca; 1840-1868]: Sırplar’ın 1862’de Belgrad’da Rakovski’nin Bulgar Lejyonu dağıtmasının ardından, Stefan Karaja Bükreş’e geçer ve burada “Devrim Savaşçılar” ya da kısaca “Çete” denilen küçük silahlı gurupları oluşturmaya başlar. Düşüncesi Bulgar Halkı’nın Osmanlı Yönetimi’ne karşı ayaklanması için çeşitli karışıklıklar çıkarmaktır. Hacı Dimitri [Hadzi Dimitar, 1837-1868] & Stefan Karaca “Çeteler”ini 1868’de Bulgaristan’a sürerler. 120 kadar adamlarıyla birlikte Moesia’yı geçip, güçlü Osmanlı Ordusu’nca teslim alınıncaya dek tüm Balkan Bölgesi’nde çeşitli çatışmalara, ölümlere ve yıkımlara yol açarlar. Son adamlarına dek savaşıp sonunda Osmanlılara teslim olurlar.
[22] Yahya Kaptan [1891-9 Ocak1922]: Türk asker, Kuvay-ı Milliye [Ulusal Kuvvetler] komutanıdır. 1891'de Makedonya'nın Köprülü [Veles] kasabasında doar. 21 yaşındayken amcasına saldıran bir Bulgar’ı öldürüp dağa çıkar. Müslüman Türk Köyleri’ne saldıran “Sırp ve Bulgar Çeteleri”ne karşı kendi çetesini kurarak savaşa baları. Her çete reisi gibi “Kaptan” lakabını alır. Balkan Savaşı çarpışmalarına katılır. I. Dünya Savaşı'nda gizli haber alma örgütü “Teşkilat-ı Mahsusa'dan [Özel Örgüt], örgüte katılma teklifi gelince hemen kabul eder. Teşkilat-ı Mahsusa’da bulunduğu sürede iki görev üstlenir. İlkinde, Sırplara karşı sabotaj eylemleri gerçekleştirir. İkincisinde ise Halil Paşa’nın “Irak Cephesi”ndeki mücadelesinde, Arap Aşiretleri’nin çöl çeteciliği taktiğine, karşı-çeteci eylemler geliştirir. İttihat ve Terakki’nin [Birlik & İlerleme Örgütü] ünlü silahşörü Yakup Cemil ile Irak Cephesi’nden dönerken tanışır. Yeni bir kabine kurmak için başlattıkları mücadelede tutuklanıp yargılanırlar. Yakup Cemil idam edilir, Yahya Kaptan ise Irak’a sürgüne gönderilir. I. Dünya Savaşı bittiğinde, Osmanlı Orduları merkeze çekilirken, Yahya Kaptan da İstanbul’a gelir. Ama Teşkilat-ı Mahsusa dağıtıldığından İstanbul’da kalamaz. Eski İttihatçıların kurduğu gizli örgütlerden en önemlisi olan “Karakol Cemiyeti”nin “Menzil Gurubu”na katılır. Yenibahçeli Şükrü Bey önderliğinde “Menzil Gurubu”, Anadolu’da başlaması olası mücadeleye malzeme ve insan aktarımını sağlamak için Kocaeli Yarımadası’nı kontrol altında tutmayı amaçlar. Dağınık birlikler toplanarak başına Yahya Kaptan getirilir. Kurtuluş Savaşı başlarında Mustafa Kemal ile ilişki kurar. Atatürk’ün yönergeleriyle, İstanbul'daki “Karakol Cemiyeti”nin de yardımlarıyla İstanbul'dan Anadolu'ya geçmek isteyenlere yardım eder. Gebze'de Kuvay-ı Milliye'yi örgütler. İstanbul-Kocaeli yöresinde çeşitli eylemlere girişr. İstanbul'da “Bekirağa Bölüğü”nü basarak Halil [Kut] Paşa, Şadi Bey ve Talat Bey'in kaçırılmasını sağlar. Aralık 1918’de Tavşancıl'da konuşlanmış, Ahırkapı (İstanbul) Cephaneliği Baskını, Darıca Un Deposu Baskını, “Rum Çeteleri”nin yok edilmesi gibi önemli hizmetler yapar. İstanbul Hükümeti Kuvvetleriyle Tavşancıl'da girdiği çarpışmada yakalanır. 9 Ocak 1920'de başı kesilerek öldürülür. Adı İzmit'in doğusunda kurulan büyük bir yerleşim yerine verilir. Öldürüldüğü yere dönemin belediye başkanı Salih Gün tarafından anıtı dikilmiş ve mezarı düzenlenmiştir.
[23] İpsiz Recep [?-1928]: İpsiz Recep’in annesi Cemile, babası Hüseyin’dir. Emiroğulları’ndan olan İpsiz Recep genç yaşında çalışmak için İstanbul’a gider. Yelkenli teknesiyle Boğaziçi’nde çalışmaya başlar. Cesareti, gözü pekliği ve ataklığı sayesinde “İpsiz” lakabını alır. İstiklal Harbi [Kurtuluş Savaşı] başlayınca Recep 15 arkadaşıyla birlikte İstanbul’dan ayrılıp Kefken Adası’na [Kandıra, İzmit] gelir. Arkadaşları ile birlikte dinlendikleri bir zamanda yabancı bandıralı bir geminin kendilerine doğru geldiğini fark eder. İyice yaklaştığı zaman geminin Fransız olduğu anlaşılır. 15 arkadaşı ile birlikte gemiyi çevirip teslim alırlar. Gemiyi Sakarya Nehrine kadar getirip zamanın Karasu Bucak müdürüne teslim ederler. Geminin arpa yüklü olduğu görülür. Bu hareketinden sonra İpsiz Recep Karasu’da karargâh kurup Ankara ile irtibat sağlar. Ankara Hükümeti kendisine Milis Kuvvetleri Komutanlığı olarak Yüzbaşı rütbesi verir. Bundan sonra İpsiz Recep etrafında 1800–2000 kişi kadar genç toplar. İpsiz Recep Karasu ve civarının savunmasını ele alır. İpsiz Recep’in bu durumunu tespit eden Ankara emrine üç İstihbarat subayı vererek harp hali ve şekli üzerinde nasıl hareket edeceğine dair emirler gönderir. İpsiz Recep aldığı emir gereğince Karasu’ya saldırmak üzere hazırlık yapan Yunan Ordusu’na karşı saldırıya geçer. İstiklal Savaşı’nda [Kurtuluş Savaşı] gösterdiği başarıdan dolayı kendisine İstiklal Madalyası verilir. Kurtuluş Savaşı’da her türlü zorluğa karşı mücadelesini sürdüren İpsiz Recep, 1928 yılında Adapazarı’nın Karasu ilçesi Yenimahalle’deki evinde ölür. Vasiyeti üzerine “Kent Mezarlığın”a gömülür. Milis Yüzbaşı İpsiz Recep Doç. Dr. Emin Gürses'in amcasıdır.
[24] Kümbet Köyü [Farsça: Kubbe]: Bilecik iline 68 km, Gölpazarı ilçesine 23 km uzaklıktadır. Söylencelere göre 300 yıl kadar önceleri, Boyacı Mevkii’nden gelenlerin, Alp Erenler Yatırı çevresine taşınmaya başlamaları ile kurulmuş köy. 1Köy, 950 yıllarında 60 haneli olup yaklaşık 500 nüfusa sahiptir. Ekonomik nedenlerden dolayı göç büyük vermiştir. Göç 1940’larda başlamıştır. Kümbetliler ilkin Eskişehir’e, daha sonra Bilecik’e ve ilerleyen yıllarda İzmit ve İstanbul Pendik Kaynarca’ya göç etmişlerdir. Köyde, ilköğretim Okulu vardır ancak kullanılmamaktadır. Öğrenciler “Taşımalı Eğitim”den yararlanır. Köyün “İçme Suyu Şebekesi” doğalsu kaynaklarından yararlanır. Kanalizasyon Şebekesi daha yapım aşamasındadır. “PTT Şubesi” ve “PTT Acentesi” yoktur. “Sağlık Ocağı” ve “Sağlık Evi” vardır ama hemşire ve doktor yoktur. Köyde içinden geçen yol asfalttır. Köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
© Copyright 1999-2000-2009. http://erkankiraz.blogspot.com/. Pictures, Documents, Materials, Stories, Ottoman Archives, Turkish Republic Archives or Other Information & Knowledge in this page may not be reproduced in any form without expressed written permission from Erkan Kiraz, nor may it be sold or otherwise transferred to a third parties. For whatever aims they could not be copied, recopied, distributed, redistributed, used or reused on any written documents, texts, undergraduate certificates, bachelor's degrees, bachelor's levels, books or in any kind of digital or electronically environments & media, either they are regarded as profit-gaining or non-profit gaining or educational purposes.