Meluncanlar – Melungeons
Brent Kennedy [RIP] & Helen Campbell
Marmara Depremi önceleriydi. Ne kadar önceleri bilmiyorum. Biz şimdilerin Cumhuriyet Mahallesi, Plajyolu diye bilinen “Yenimahalle”’de, Bahar Sitesi’nde oturuyorduk. Ben henüz günümüzde Mannessmann Borusan A.Ş. olan İzmit Mannessmann-Sümerbank A.Ş.’den istifa etmiştim. İstanbul Gülsuyu’nda yerleşik Finli Kone ile ortak firmada işe başlamıştım. PC denilen çağımızın gerecini orada işyerinde kullanmaya başlamıştım. Yani Kişisel Bilgisayar’lar [PC: Personal Computers].
Tekimal-Kone Asansör A.Ş.’den ayrılıp İstanbul Gülsuyu’nda yerleşik Toyotasa Otomotive San. Tic. A.Ş.’de işe başladığımda 1992 olmuştu. PC’ler işyerlerine iyice yerleşmişti ama henüz ortak olarak kullanılıyordu. Henüz Internet ve Email denilen kolaylıklar piyasada yoktu.
Günümüzün neredeyse her eve girmiş bulunan ve hiçbir işyerinde onsuz çalışılamayan PC’ler 1990’lı yıllarda henüz piyasaya giriyordu. Herkes gibi biz de bilgisayarı tanıyor, öğreniyor ve işyaşamına oyumlandırıyorduk. PC’ler henüz evlere girmemişti. Bilgisayar iş dünyasını ve evlerimizi hızla değiştirecekti.
Kadim dostum İdris Müftüoğlu’nun öncülüğünde, Pamukbank kredisiyle “No Name: Adsız” ya da “Home Made: Ev Yapımı” denilen, markasız, toplama bilgisayarımızı eve aldığımızda sene 1994’dü. İşletim Sistemi DOS’tu [Disk Operating System]. Uygulama Programları’nda [Application Programs] sadece “PW: Professional Write 4” ve “Lotus” vardı. Piyasada “IBM Uyumlu: IBM Compatible” deyimleri egemendi. “Kapıların” Bill Gates’i kim bilir hangi bodrum karanlıklarında “Pencereler”i [Windows] düşlüyor ve tasarlıyordu. Her ne yapılacaksa bunlar hep siyah ekranda “DOS” üzerinde yapılıyordu…
Commador’lardan, Atari’lerden, Basic’lerden birden PC’lere, DOS’a ve Uygulama Programları’na geçilivermişti. Bitmeyecekti. Bir gün Bill Gates’in renkli “Pencereler”i [Windows] piyasaya açılıverecekti! “Gömülü Bağlantılı” [Embedded Linking] Windows sarsıverecekti her şeyi. Kimileri boşuna direnecekti. Windows hem İşletim Sistem özelliği sunuyor hem de Word ve Excel gibi Uygulama Programları ile tüm dünyayı avucu içine alacak ve bu egemenliğini kimselere bırakmayacaktı…
Ardından Internet, Çevirmeli Bağlantı [Dialup Connection], Muhabbet [Chat] ve bir sürü kolaylık izleyecekti bu hızlı gelişmeleri. Ben de evimde kendime ait bir dünya oluşturuvermiştim. Ses Düzeni [Sound Blaster], TV Karlı PC, Internet ve Muhabbet [Chat]. Dünya odamızın içine sığıvermişti. Uzaklar yakın, yakınlar uzak oluvermişti. Bilgisayar ve Internet ABD’de başlayıp geliştiğinden egemen dil İngilizce’ydi. İngilizce bilenler için tüm sınırlar ve engeller kalkıyordu adeta! Bende de sadece İngilizce değil Fransızca ve Almanca da vardı.
ABD Tennessee’den Shalasy Manderson adlı kızı olan Donna Porter adlı bir bayanla arkadaş olmuştuk. Eşinden ayrılmış, kızı Shalasy Manderson ile yaşıyordu. Shalasy, Amerikan Folk Şarkıları söylüyordu. “Kızım Türk kökenli!” diyordu Donna Porter! Bunu anlamamıştım. “Babası Türk mü?” diye sormuştum. “Meluncan – Melungeon” deyimini ilk o zaman öğrenmiştim. ABD’de yıllardır bir gurup Amerikalı, “Meluncanlar – Melungeons”, kültürel ve yasal olarak “Türk Kökenli” olduklarının savaşımını veriyorlardı.
Türkiye ile temasa geçmişler ve kendilerine 1995’de İzmir Çeşme’yi ABD Virgina’daki Wise kenti ile “Kardeş Kent” [The Sister Cities are Cesme, Turkey & Wise, Virginia, USA, http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/06/01/211475.asp] olarak belirlemiş ve karşılıklı bir sürü etkinlik yapmışlardı. Dona Porter sayesinde sevgili Helen Campbell ve 51 yaşında kalp krizinden ölen Brent Kennedy’i tanımıştım. Brent Kennedy ve Helen Campbell, Melungeon Hareketi’nin belkemiğini oluşturuyorlardı.
Günler 17 Ağustos 1999 Pazar ile Pazartesi’ye yaklaşırken, Marmara Bölgesi’nde hiç kimse sabah karşı başına ne geleceğini asla aklına düşürmemişti! Hava sıcak mı sıcaktı! Ben yine bilgisayarımın başındaydım… Çocuklarımız küçüktü. Anneleriyle yatak odasındaydılar. Ben de onlar iki katlı ranzalarının bulunduğu odalarının bir köşesinde, kendi dünyamda muhabbet ediyordum. Ertesi gün iş vardı ve ilerleyen saatlerde ranzanın alt katına yatıp uyumuştum. Tanım dışı gülütüler, çığlıklar, çayırdılar, savrulmalar içinde, karanlıkta uyanmıştım. Bağırıyordum sadece. Dualar ediyordum. “Yeter bitsin bu!” diye. Eşime sesleniyordum, çocuklar nerede?” diye… Derin, karanlık, dipsiz bir bilinmeze doğru düşüyorduk sanki. Allah’a yakarışlar, yalvarmalar, tövbeler, dualar ve okumalar…
Gecenin 03:45’inden itibaren İzmit, Gölcük, Yalova, Sakarya, Düzce ve Bolu sokaklarda olacaktı. Bize göre tüm dünya sarsılmıştı… Salkım saçak. Herkes her yerde. Çaresizlik. Korku. Dehşet. Göz gözü görmüyordu. Yıkılmış apartmanlar, bükülmüş yapılar, çivi gibi yere girmiş binalar, çığlıklar, ağlamalar, çaresizlikler. Birden tüm düzen yok oluvermişti.
O günün sabahından ilerleyen günlerde herkes sokaklarda yatıp kalkacaktı. Eşimin çalıştığı Derince Çenesuyu’nde şimdilerde Kipa Tesco AVM olan yerde Finli Nokia ortaklı kablo fabrikası vardı; Türkkablo A.O. İktidarda da Koalisyon Hükümeti. Kimi dindarlara göre “sapıtmış insanlara bu Allah’ın cezası, bir gazabıydı!”. Bana göre ise Fizik ve Yapı Kuralları’na asla uymayan milletimizin çekmeyi sürdüreceği kadersizliği.
Devlet her tür yardım işini kendi denetimine almıştı. Hiçbir şeye izin vermiyordu. Nokia en azından Türkkablo çalışanları ve ailelerine yardımcı olmak istiyordu. Ama devletimiz buna izin vermiyordu. Ülkeye girecek her tür yardım malzemesi ve parasal yardımın Türk Kızılayı üzerinden gelmesi ve girmesini dayatıyordu. Nokia çaresiz her şeyin parasını, taşıma bedelini ve gümrük vergilerini ödeyerek kışa dayanıklı çadırlar göndermişti Türkkablo A.O.’ya.
Türkkablo A.O. yönetimi şimdiki Kipa Tesco AVM’nin otopark alanı olan yerde, büyük Kavak Ağacı’nın yakınlarında bir Çadır Kent kurmuştu. Rahmetli annemiz Necmiye Kiraz, rahmetli ablamız Heyecan Kiraz, kız kardeşlerim Hanife Kiraz ve Huriye Kiraz, eşim Hanife Akyan Kiraz, kızlarımız Bengisu ve Aybüke Beren ve de eşimin babası Ali Osman Akyan ve annesi Zeliha Akyan ile bu çadır kente taşınmıştık. Nokia’nın gönderdiği yardım paraları ile bizlere bakılıyordu. WC ve Banyolar kurulmuş, Çamaşır Makineleri getirilip Çamaşırhaneler yapılmıştı. Artçı Depremler sürüyordu.
Ulusal ve Uluslararası Medya’nın temsilcileri uydu çanaklı araçlarını İzmit Valilik Yapısı batısındaki tören alanına kurmuşlardı. Burada Arama Kurtarma Ekipleri, Yardım Kuruluşları, Kızıl Haç ve benzeri kurum ve kuruluşların çadırları da vardı. Halka açık Internet Erişimi de sağlanıyordu. Ben “başımıza gelenler”i buradan duyuracaktım başka ülkelerdeki dostlarıma. ABD’deki Donna Porter ve Helen Campbell’e de!
Helen Campbell, ABD’de Meluncan Hareketi üyeleri arasında bir yardım ve destek kampanyası başlatmıştı. Acılarımızı paylaşıp, azaltmak ve moralimizi yüksek tutup, dayanma gücümüzü arttırmak istiyorlardı. Çocuklarımızda “yaşamın daha iyi olacağı” düşüncesini yeşertmek, korkularını azaltmak için “Kartpostal Gönderme” ve her çocuğa bir “Teddy Ayı” gönderme gönüllü hareketini başlatmışlardı. Bit sürü Amerikalı çocuk Türkkablo A.O. Çadır Kenti’nde yaşayan çocuğa Kartpostal ve Teddy Ayı göndermişti.
Shalasy Manderson [ http://melungeon_music.tripod.com/melungeonmusic/id5.html ] da Türkiye’deki depremzedeler için yardım parası toplamak amacıyla düzenlenen Konserler Deprem Çocukları için Amerikan Folk Şarkıları söylüyordu. Sahnenin önüne konulan kocaman posterlerde kızlarımız Bengisu & Aybüke Beren’in resimleri vardı. Açtığı Konuk Defteri’ne teşekkürlerimi ifade den bir şeyler yazmıştım. [ http://books.dreambook.com/firststar/shalacy.html ].
23 Nisan 2000’de İstanbul’da düzenlenen bir şenliğe de davet edilmişti [ http://www.webring.com/hub?ring=singsong ].
Helen Campbell’in o acı dolu günlerde bizleri yüreklendirme, ayaklarımızın üstünde durma ve acılarımızı paylaşarak azalmasını sağlamada gösterdiği çabaları asla unutamam. Helen Campbell ve dostlarının ABD’deki Melungeon Hareketi sürüyor. Türkiye’de ulusal basında kimi zaman Meluncanlar Hareketi haber olarak yer alsa da genelde Türkiye’de ABD’deki Meluncanlar Hareketi ve neler yaptıkları pek bilinmiyor.
Bizleri acı dolu, çaresiz günlerimizde yalnız bırakmayan dost ve kardeş Meluncan Hareketi’ne bu sanal dünyada vefa borcu ödemek istedim. Bir guruba bir kişi dahi katılsa ve sadece bir kişi dahi öğrense benim için bu büyük bir başarıdır.
Ayrıca ama özellikle Finlandiya Devleti’ne ve Finli Nokia şirketine ailem ve kız kardeşlerime ve eşimin ailesi adına minnettarlığımı belirtmek ve şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Tekimal-Kone Asansör A.Ş.’den ayrılıp İstanbul Gülsuyu’nda yerleşik Toyotasa Otomotive San. Tic. A.Ş.’de işe başladığımda 1992 olmuştu. PC’ler işyerlerine iyice yerleşmişti ama henüz ortak olarak kullanılıyordu. Henüz Internet ve Email denilen kolaylıklar piyasada yoktu.
Günümüzün neredeyse her eve girmiş bulunan ve hiçbir işyerinde onsuz çalışılamayan PC’ler 1990’lı yıllarda henüz piyasaya giriyordu. Herkes gibi biz de bilgisayarı tanıyor, öğreniyor ve işyaşamına oyumlandırıyorduk. PC’ler henüz evlere girmemişti. Bilgisayar iş dünyasını ve evlerimizi hızla değiştirecekti.
Kadim dostum İdris Müftüoğlu’nun öncülüğünde, Pamukbank kredisiyle “No Name: Adsız” ya da “Home Made: Ev Yapımı” denilen, markasız, toplama bilgisayarımızı eve aldığımızda sene 1994’dü. İşletim Sistemi DOS’tu [Disk Operating System]. Uygulama Programları’nda [Application Programs] sadece “PW: Professional Write 4” ve “Lotus” vardı. Piyasada “IBM Uyumlu: IBM Compatible” deyimleri egemendi. “Kapıların” Bill Gates’i kim bilir hangi bodrum karanlıklarında “Pencereler”i [Windows] düşlüyor ve tasarlıyordu. Her ne yapılacaksa bunlar hep siyah ekranda “DOS” üzerinde yapılıyordu…
Commador’lardan, Atari’lerden, Basic’lerden birden PC’lere, DOS’a ve Uygulama Programları’na geçilivermişti. Bitmeyecekti. Bir gün Bill Gates’in renkli “Pencereler”i [Windows] piyasaya açılıverecekti! “Gömülü Bağlantılı” [Embedded Linking] Windows sarsıverecekti her şeyi. Kimileri boşuna direnecekti. Windows hem İşletim Sistem özelliği sunuyor hem de Word ve Excel gibi Uygulama Programları ile tüm dünyayı avucu içine alacak ve bu egemenliğini kimselere bırakmayacaktı…
Ardından Internet, Çevirmeli Bağlantı [Dialup Connection], Muhabbet [Chat] ve bir sürü kolaylık izleyecekti bu hızlı gelişmeleri. Ben de evimde kendime ait bir dünya oluşturuvermiştim. Ses Düzeni [Sound Blaster], TV Karlı PC, Internet ve Muhabbet [Chat]. Dünya odamızın içine sığıvermişti. Uzaklar yakın, yakınlar uzak oluvermişti. Bilgisayar ve Internet ABD’de başlayıp geliştiğinden egemen dil İngilizce’ydi. İngilizce bilenler için tüm sınırlar ve engeller kalkıyordu adeta! Bende de sadece İngilizce değil Fransızca ve Almanca da vardı.
ABD Tennessee’den Shalasy Manderson adlı kızı olan Donna Porter adlı bir bayanla arkadaş olmuştuk. Eşinden ayrılmış, kızı Shalasy Manderson ile yaşıyordu. Shalasy, Amerikan Folk Şarkıları söylüyordu. “Kızım Türk kökenli!” diyordu Donna Porter! Bunu anlamamıştım. “Babası Türk mü?” diye sormuştum. “Meluncan – Melungeon” deyimini ilk o zaman öğrenmiştim. ABD’de yıllardır bir gurup Amerikalı, “Meluncanlar – Melungeons”, kültürel ve yasal olarak “Türk Kökenli” olduklarının savaşımını veriyorlardı.
Türkiye ile temasa geçmişler ve kendilerine 1995’de İzmir Çeşme’yi ABD Virgina’daki Wise kenti ile “Kardeş Kent” [The Sister Cities are Cesme, Turkey & Wise, Virginia, USA, http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/06/01/211475.asp] olarak belirlemiş ve karşılıklı bir sürü etkinlik yapmışlardı. Dona Porter sayesinde sevgili Helen Campbell ve 51 yaşında kalp krizinden ölen Brent Kennedy’i tanımıştım. Brent Kennedy ve Helen Campbell, Melungeon Hareketi’nin belkemiğini oluşturuyorlardı.
Günler 17 Ağustos 1999 Pazar ile Pazartesi’ye yaklaşırken, Marmara Bölgesi’nde hiç kimse sabah karşı başına ne geleceğini asla aklına düşürmemişti! Hava sıcak mı sıcaktı! Ben yine bilgisayarımın başındaydım… Çocuklarımız küçüktü. Anneleriyle yatak odasındaydılar. Ben de onlar iki katlı ranzalarının bulunduğu odalarının bir köşesinde, kendi dünyamda muhabbet ediyordum. Ertesi gün iş vardı ve ilerleyen saatlerde ranzanın alt katına yatıp uyumuştum. Tanım dışı gülütüler, çığlıklar, çayırdılar, savrulmalar içinde, karanlıkta uyanmıştım. Bağırıyordum sadece. Dualar ediyordum. “Yeter bitsin bu!” diye. Eşime sesleniyordum, çocuklar nerede?” diye… Derin, karanlık, dipsiz bir bilinmeze doğru düşüyorduk sanki. Allah’a yakarışlar, yalvarmalar, tövbeler, dualar ve okumalar…
Gecenin 03:45’inden itibaren İzmit, Gölcük, Yalova, Sakarya, Düzce ve Bolu sokaklarda olacaktı. Bize göre tüm dünya sarsılmıştı… Salkım saçak. Herkes her yerde. Çaresizlik. Korku. Dehşet. Göz gözü görmüyordu. Yıkılmış apartmanlar, bükülmüş yapılar, çivi gibi yere girmiş binalar, çığlıklar, ağlamalar, çaresizlikler. Birden tüm düzen yok oluvermişti.
O günün sabahından ilerleyen günlerde herkes sokaklarda yatıp kalkacaktı. Eşimin çalıştığı Derince Çenesuyu’nde şimdilerde Kipa Tesco AVM olan yerde Finli Nokia ortaklı kablo fabrikası vardı; Türkkablo A.O. İktidarda da Koalisyon Hükümeti. Kimi dindarlara göre “sapıtmış insanlara bu Allah’ın cezası, bir gazabıydı!”. Bana göre ise Fizik ve Yapı Kuralları’na asla uymayan milletimizin çekmeyi sürdüreceği kadersizliği.
Devlet her tür yardım işini kendi denetimine almıştı. Hiçbir şeye izin vermiyordu. Nokia en azından Türkkablo çalışanları ve ailelerine yardımcı olmak istiyordu. Ama devletimiz buna izin vermiyordu. Ülkeye girecek her tür yardım malzemesi ve parasal yardımın Türk Kızılayı üzerinden gelmesi ve girmesini dayatıyordu. Nokia çaresiz her şeyin parasını, taşıma bedelini ve gümrük vergilerini ödeyerek kışa dayanıklı çadırlar göndermişti Türkkablo A.O.’ya.
Türkkablo A.O. yönetimi şimdiki Kipa Tesco AVM’nin otopark alanı olan yerde, büyük Kavak Ağacı’nın yakınlarında bir Çadır Kent kurmuştu. Rahmetli annemiz Necmiye Kiraz, rahmetli ablamız Heyecan Kiraz, kız kardeşlerim Hanife Kiraz ve Huriye Kiraz, eşim Hanife Akyan Kiraz, kızlarımız Bengisu ve Aybüke Beren ve de eşimin babası Ali Osman Akyan ve annesi Zeliha Akyan ile bu çadır kente taşınmıştık. Nokia’nın gönderdiği yardım paraları ile bizlere bakılıyordu. WC ve Banyolar kurulmuş, Çamaşır Makineleri getirilip Çamaşırhaneler yapılmıştı. Artçı Depremler sürüyordu.
Ulusal ve Uluslararası Medya’nın temsilcileri uydu çanaklı araçlarını İzmit Valilik Yapısı batısındaki tören alanına kurmuşlardı. Burada Arama Kurtarma Ekipleri, Yardım Kuruluşları, Kızıl Haç ve benzeri kurum ve kuruluşların çadırları da vardı. Halka açık Internet Erişimi de sağlanıyordu. Ben “başımıza gelenler”i buradan duyuracaktım başka ülkelerdeki dostlarıma. ABD’deki Donna Porter ve Helen Campbell’e de!
Helen Campbell, ABD’de Meluncan Hareketi üyeleri arasında bir yardım ve destek kampanyası başlatmıştı. Acılarımızı paylaşıp, azaltmak ve moralimizi yüksek tutup, dayanma gücümüzü arttırmak istiyorlardı. Çocuklarımızda “yaşamın daha iyi olacağı” düşüncesini yeşertmek, korkularını azaltmak için “Kartpostal Gönderme” ve her çocuğa bir “Teddy Ayı” gönderme gönüllü hareketini başlatmışlardı. Bit sürü Amerikalı çocuk Türkkablo A.O. Çadır Kenti’nde yaşayan çocuğa Kartpostal ve Teddy Ayı göndermişti.
Shalasy Manderson [ http://melungeon_music.tripod.com/melungeonmusic/id5.html ] da Türkiye’deki depremzedeler için yardım parası toplamak amacıyla düzenlenen Konserler Deprem Çocukları için Amerikan Folk Şarkıları söylüyordu. Sahnenin önüne konulan kocaman posterlerde kızlarımız Bengisu & Aybüke Beren’in resimleri vardı. Açtığı Konuk Defteri’ne teşekkürlerimi ifade den bir şeyler yazmıştım. [ http://books.dreambook.com/firststar/shalacy.html ].
23 Nisan 2000’de İstanbul’da düzenlenen bir şenliğe de davet edilmişti [ http://www.webring.com/hub?ring=singsong ].
Helen Campbell’in o acı dolu günlerde bizleri yüreklendirme, ayaklarımızın üstünde durma ve acılarımızı paylaşarak azalmasını sağlamada gösterdiği çabaları asla unutamam. Helen Campbell ve dostlarının ABD’deki Melungeon Hareketi sürüyor. Türkiye’de ulusal basında kimi zaman Meluncanlar Hareketi haber olarak yer alsa da genelde Türkiye’de ABD’deki Meluncanlar Hareketi ve neler yaptıkları pek bilinmiyor.
Bizleri acı dolu, çaresiz günlerimizde yalnız bırakmayan dost ve kardeş Meluncan Hareketi’ne bu sanal dünyada vefa borcu ödemek istedim. Bir guruba bir kişi dahi katılsa ve sadece bir kişi dahi öğrense benim için bu büyük bir başarıdır.
Ayrıca ama özellikle Finlandiya Devleti’ne ve Finli Nokia şirketine ailem ve kız kardeşlerime ve eşimin ailesi adına minnettarlığımı belirtmek ve şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Meluncanlar: http://tr.wikipedia.org/wiki/Meluncan
Melungegons: http://en.wikipedia.org/wiki/Melungeons
Meluncan Kalıtım Birliği: http://www.melungeon.org/?BISKIT=3672914343&CONTEXT=cat&cat=10005
Meluncanlardan Haberler: http://www.melungeons.com/articles/Meluncan_files/frame.htm
Meluncanlardan Haberler: http://www.haberler.com/meluncanlar-ilk-kez-new-york-ta-toplandi-haberi/
Meluncanlardan Haberler: http://www.milliyet.com.tr/2007/06/04/yasam/axyas02.html
Meluncanlardan Haberler: http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Meluncanlar
Meluncanlardan Haberler: http://www.tumgazeteler.com/?a=2307417
Osmanlı Amerikan-Türkleri- (Meluncanlar) -Tarihden: http://www.turkpaylasim.com/board/osmanli_amerikanturkleri_meluncanlar_tarihden-t2680.0.html
İzmir, Çeşme & Virginia, Wise: Kardeş Kentler: http://www.milliyetciforum.com/amerikada-turk-olduklari-soylenen-meluncanlar-1582.html
Amerika'daki Türkler: http://turksinamericathemovie.blogspot.com/
Meluncanlar & Helen Campbell: http://melungeons.blogspot.com/
Meluncanlar Araştırma: http://nancy-melungeonresearch.blogspot.com/
Meluncanlar Soyağacı [Geneology] Arşivleri: http://nancy-melungeonresearch.blogspot.com/
Original Dissent: http://www.originaldissent.com/forums/showthread.php?t=8145
Melungeon.com: http://www.melungeons.com/articles/a2005.htm
Meluncan Forum: http://melungeons.yuku.com/forum/view/id/1
12. Meluncan Birliği Toplantı Raporu: http://backintyme.com/kpjohnson/?m=200807
Who are the melungeons?
The origin of the word Melungeon is still an ongoing debate among both scholars and even the Melungeons themselves. Let's explore our different theories about the mysterious Melungeon's ancestors.
Meluncanlar Kimdir?
Melungeon Sözü hala hem bilginler hem de Meluncanlar’ın kendi aralarında tartışma konusudur. Gizemli Meluncanlar’ın ataları hakkında ayrı kuramları keşfedelim
Saygılarımla,
Erkan Kiraz
Alikahya, İzmit, 09.12.08.
© Copyright Hakkı Erkan Kiraz’a Aittir. Tüm Hakları saklıdır.
Bu yazı ancak kaleme alanın izni alınarak tekrar yayınlanabilir ya da dağıtılabilir.
© Copyrighted to Erkan Kiraz. All Rights Reserved.
This study may be re-copied or re-distributed only with prior consent of its Author.
Edited By Erkan Kiraz erkankiraz@yahoo.com on 09.12.2008.
*******************************************************
From: "Helen Campbell" barbados_0@pittsburgh.com
Subject: Re: [Melungeon] 6.0-magnitude Quake strikes Turkey
Date: Sun, 3 Feb 2002 19:39:59 -0500
Subject: Re: [Melungeon] 6.0-magnitude Quake strikes Turkey
Date: Sun, 3 Feb 2002 19:39:59 -0500
Turkey had a large quake in 1999 that was centered in Izmit. Hundreds of thousands died, buried alive in their homes. The survivors were begging to be shot because so many lost most of their loved ones. They are still trying to rebuild their lives. Istanbul has been shaking tremors since 1999.
Yes, the Melungeons do have a connection to Turkey. The Sister Cities are Cesme, Turkey & Wise, Virginia. Turks renamed a mountain in honor of the Melungeons, the descendants of Ottoman sailors or Levant.
Patty Baldwin has a Levant sash that was passed down to her from her grandmother along with herbal remedies. I think Patty has a web site with the history of the sash and photo. It's these "relics" that validate Melungeons' oral histories.
I do think we all should pray for those in the quake zones.
Thanks for your message.
*****************************************
Name: Erkan Kiraz
Email Address: erkan.kiraz@toyotasa.com.tr
Comments: Sweet Shalacy,
Monday, October 25th 1999 - 01:17:21 AM
Just now I do not remember if I previously visited your this "Dream book" page, however at your other page, at the "visitor book" link there should be some mis-linking and I could not send any message at there.
I wanna to state my feelings here. We would like to state our deep heart thanks for your contribution to the Turkey's Quake Disaster Survivors by place apart some bucks from the sales of your CDs and cassettes.
We will be so glad seeing you at Turkey's World Children's Festival in June 2000 in Istanbul, Turkey. I hope you will find a chance to be hosted at our home at those nice days.
I would also like to convey my two daughters' best wishes and feelings for you.
Please go ahead what you are doing for your career.
Erkan Kiraz & His Daughties Bengisu & Aybuke,
Loves
Monday, October, 25, 1999, 01:17:21AM
*****************************************
This Little Lady knows how to lay down some tracks and keep you wanting for more. Shalacy's Mother, Donna Porter writes of Bluegrass music;
The Bluegrass of Home
Although the dictionary defines Bluegrass as: "Country music that is polyphonic in character and is played on unamplified stringed instruments", can we really define that elusive mountain sound? Because growth is important with any type of music many new artist have changed the definition of bluegrass, but by blending the old with the new, by defining and redefining, and by sewing their own seeds, they have managed to carry on an irreplaceable part of our heritage.
In the short history of bluegrass music, many eras may have come and gone, with each having it's own voice and style but each new era holds true to it's roots like a wild and unyielding mountain flower. With each having it's own time to shine in the sun. Each has his own unique rhythm to sway and dance in the sweet mountain breeze until the time comes to wither and bow it's head. But in the same soil, and in the same vein, another is being born to take it's place, with the next having perhaps a little different shade of blue, but blue just the same. Keeping dear to our hearts the enduring and undeniable sounds of the bluegrass of home.
Donna Porter 2002.
In the short history of bluegrass music, many eras may have come and gone, with each having it's own voice and style but each new era holds true to it's roots like a wild and unyielding mountain flower. With each having it's own time to shine in the sun. Each has his own unique rhythm to sway and dance in the sweet mountain breeze until the time comes to wither and bow it's head. But in the same soil, and in the same vein, another is being born to take it's place, with the next having perhaps a little different shade of blue, but blue just the same. Keeping dear to our hearts the enduring and undeniable sounds of the bluegrass of home.
Donna Porter 2002.
Shalacy is making the entertainment industry sit up and take notice...with a knowing twinkle in their eye. Shalacy has been performing in public since early '98. Her performances have taken her throughout the southeast and midwest. She also has an upcoming show in Istanbul, Turkey. A member of Female Singers & Songwriters since 02/18/2000.
The Lyrics of MY COUNTRY PRIDE By © 1998, Donna Porter
V.1 I was raised in the country, Daddy taught me wellHow to aim my gun, how to hunt them quailBlackberry patches scrapin’ my kneesas I followed along through the brush and trees
V.2 We’d all go fishin’ by the dawn's grey lightand a few times using that dyno-miteYou could always find me taggin’ alongand singin’ them country songs (Chorus) The crickets chirpin’ take me backTo the old home place by the railroad track Old Blue’s barkin’ at a coon outsideand I’m feelin’ my country pride
V.3 I learned how to swim in the Old Blue Creekwith the cold muddy water lappin’ my cheeksI’d dry on the bank in the evenin’ sunthen hurry on home to see if supper was done
V.4 While waitin’ on the front porch, eager for the nightto go snipe huntin’ with an old flashlight,I’d count my own little ‘southern stars’of fire flies caught in Daddy’s mason jarsCHORUSThe crickets chirpin’ take me backto the old home place by the railroad trackOld Blue’s barkin’ at a coon outsideand I’m feelin’ my country pride
© 1998, Donna Porter
Bret Kennedy
- N. Brent Kennedy, “The Melungeons: The Resurrection of a Proud People,” Mercer Press, Macon, Georgia, 1997, sf. 165. - N. Brent Kennedy, “Melungeon Research Team Completes Filming in Turkey,” Gowen Research Foundation Newsletter, Cilt 6, Sayi 11, Temmuz 1995.
Helen Campbell
Allison Park, PA, 15101, US, Phone: 540-523-2022, Email Addresses: aleuts2002@yahoo.com, helen_campbell@melungeons.com, http://www.alexa.com/data/details/main/melungeons.com
Brent Kennedy, leader of the Melungeons is gravely ill
Brent Kennedy, leader of the Melungeons is gravely ill
Prof. Joe Scolnick of the University of Virginia's College at Wise, co-author, along with Dr. Brent Kennedy, of "From Anatolia to Appalachia: A Turkish-American Dialogue," passed away on December 7, 2005. He was age 65, he was reading a book in his favorite chair when he suffered a heart attack. He was a great man and gave so much for others. On Tuesday the December 13, 2005 a memorial was held in Wise for Joe Scholnick. Immediately after finishing his eulogy for Joe Scolnick, Brent Kennedy had a stroke (cerebellum) and collapsed in the gymnasium lobby. He also had a Grand Mal seizure and dislocated his shoulder and suffered other bruising. Our Brother Brent was airlifted to Holston Valley Medical Center in Kingsport, Tennessee.
Brent returned home from the hospital after a couple of days. I did have correspondence with him on Saturday afternoon, he was hopeful and in good spirit. Today we learned that over the weekend, Brent suffered a more-serious stroke, an aneurism. The doctorsperformed an emergency surgery and he is in a coma at Holston Valley Hospital, in the ICU. All who love peace, unite in prayer for our Brother Brent Kennedy. People across the land are lighting a candle too.