Eski Limanyolu Üst, Kuzeyden Güneye
Yazım Tarihi; 20 Ekim 2004 Cumartesi, Şirintepe-İzmit, Yayın Tarihi;
Yazım Tarihi; 20 Ekim 2004 Cumartesi, Şirintepe-İzmit, Yayın Tarihi;
Günümüzdeki adı Fevzi Çakmak Caddesi olan Eski Limanyolu’na Denizciler Caddesi tarafından inen yol ve çevresinin eskilerdeki durumunda söz edeceğim. Eski Limanyolu, Alt ve Üst diye ikiye ayrılırdı. Ayrım elbette ki günümüzdeki adı D-100 olan, ilk zamanlardan beri Ankara Şosesi, Ankara Asfaltı anılan yoldu.
Aslına bakılırsa çok eskilerde böyle belirgin bir ayrım var mıydı pek bilmiyorum. Ama söz ederken nereden söz edildiğini belirlemek için çocukluğumda ve gençlik günlerimde üst ve alt eklemeleri yapılırdı Limanyolu adına. Üst Eski Limanyolu’nu Batı Yakası ve Doğu Yakası olarak ele alacağım. Anlatımı kuzeyden güneye doğru yapacağım.
İlkin Batı Yakası’nda neler vardı ona bir bakalım. Sokak başında “Lazlar”dan “Muhtar” Kadir Uzuner’e ait bir bakkal dükkanı. Hem muhtarlık işlerini yürütürdü hem de halka günlük hizmet sunardı burada. Bitişiğinde, sokak tarafında yine ona ait Uzunoğlu Kıraathanesi vardı. Kahveden güneye doğru ta Ankara Asfaltı’a değin boş arasalar vardı. Bu boş arsalar kimlere aitti acaba?
Bu alan sonbahar ve kış döneminde genellikle su ile dolardı. Çok sonraları kahveden sonraki yere bir apartman dikilmişti. İlkin bir Yoğurtçu Dükanı açıldığını anımsıyorum. Daha alt tarafa yıllar sonra tek katlı bir konut dikilmişti. Çatısı yoktu. Burada da bir Kahvehane açılmıştı. Yapı kime aitti, kahvehane kimin tarafından çalıştırıldı bilmiyorum. Çoğunluğu gençler doldururdu kahvehaneyi. Deprem öncesi zamanlarda çatısız yapının yerine dikilen apartmanın yıkıldığı söylenmişti. Şimdi D-100 kenarı ikincil yola koşut yükselen blok apartman, çok sonraları yapılmıştır. Eskilerde onun yer aldığı alanın batı köşelerinde bir iki iğreti meye ve ağacı olduğunu silik biçimde anımsamaktayım. Bu kesimi benden daha berrak anımsayanların desteği güzel olur aslında.
Yolun Doğu Yakası’nda kuzey köşede yer alan şahane bahçe, briketten bir duvarla çevriliydi. Duvarın üst kesitlerinde betona camlar kakılmıştı. Amaç bahçeye istenmeyen kişilerin girişlerinin engellenmesi. Bahçe, lakabı “Tıktık İbraam” olan ve öyle anılan “Tatarlar”dan İbrahim Kurt adlı bir amcaya aitti. Lakabının Dığıdık olduğunu da ileri sürenler var. Ama biz Tıktık olarak bilirdik.
“Tıktık İbraam Amca” bahçesi ile çok ilgiliydi. Çok özenli, ilgili ve biz çocuklara göre de oldukça bilgili bir kişiydi. Galiba hiç evlenmemişti. Veya yalnız yaşıyordu. Ya da ne bileyim biz onu öyle biliyorduk. Ama Şükrü isimli bir oğlu ve Sabiha isimli bir kızı olduğunu yaptığım söyleşilerden öğrendim. Bahçesi ile ilgilenmeyi çok severdi. Bahçesinde her tür sebze yetişirdi. Soğan, Kıvırcık ve Karalahana’ları hala anımsıyorum.
Bahçenin kenarlarında bazı ağaçlar vardı. Ancak ne ağaçları olduklarından pek emin değilim. Bahçenin Denizciler Caddesi tarafında, doğu köşesinde iki katlı bir ev ve onun hemen güney köşesinde tek katlı kendi evi vardı. Bahçenin Denizciler Caddesi ile Üst Eski Limanyolu’nun kesiştiği köşede, yani kuzey-batı köşesine bir büfe açılmıştı. Ondokuz Mayıs Büfesi. Bu büfe uzun yıllar burada varlığını korudu. Büfe “Abazalar”dan Adnan Tok’un abisi Özkan Tok’a aitti.
“Tıktık İbraam” amcanın bahçesinin hemen altında, dar bir patika yol vardı. Bu patikayla diğer ara yola yani Engin Caddesi’nin Denizciler Caddesi’nin bölüp güney tarafa uzandığı yola çıkılırdı. Ara sokaktan devam edildiğinde bugünkü Talgır Sokak olan eskilerin Yeni Hamam Sokağı’na geçilirdi.
Üst Eski Limanyolu’nun güney-doğu köşesinde hala sinema biçimindeki özelliğini koruyan yapı, Sinema yapısı ne zaman yapıldı anımsamıyorum. Sinema Cevat & Necati Şahin kardeşlere aitmiş. Sinema 1980’lerde filan kapandı. Üst katı kahvehane salonda düğün salonu olarak kullanıldı. 2004’lerde Kuzey Fevzi Çakmak Caddesi’ne bakan yüzünde mobilya mağazası açıldı.
Ancak sinemanın güney tarafında, sinemadan çok önceleri sadece iki katlı bir ev vardı. Sinemanın tam güney tarafındaydı. Çatısızdı. İki bölüm halindeydi. Evin önü Ankara Asfaltı’na bakardı. Batı köşesinde ilk zamanlar bir Bakkal Dükkanı varmış. Bu bakkalı kimin işlettiğini bilen var mı acaba? Sonradan bir fotoğraf stüdyosu açılmıştı buraya. Hüseyin Ayçiçeği’nin “Foto Aile” adlı fotoğraf stüdyosu. Şimdilerde Üst İstasyon Cadddesi’ninde Doğu Yaka’da hizmet veren “Foto Aile”nin eskilerin “Foto Aile”siyle bir ilgisi yok.
Yeni “Foto Aile” stüdyosunu çalıştıran Zeki Şahin ile bir ara ayaküstü muhabbet fırsatımız olmuştu. Sağ olsun bizi kırmamış sorularımıza kısa yanıtlar vermişti. Hüseyin Ayçiçeği hala Derince’de ikamet etmekteymiş. Çocukları ise baba mesleklerini Tütünçiftlik’te kuzey kesimde yer alan ana cadde üzerinde yürütmekteymişler. Amacımız hem bilgi almak hem de eskilerde Derince’de çekilmiş olası resimlerin izini sürmekti. Zeki Şahin 1970 doğumlu ve Derince’ye de 1984’lerde gelmiş.
“Foto Aile”nin batı köşede ise odunla çalışan bir Kara Fırın vardı. Ekmem Fırını yani. Hürriyet Ekmek Fırını’ydı adı. Fırın Hüseyin Çavuş’a aitmiş. Buraya fırın ekmeği almaya geldiğimi anımsıyorum. Hem de müthiş bir bir olayı da anımsamış oldum. Hayal meyal. Emin değilim. Yanıldığımı söyleyen çıkmazsa anımsadığımı doğru kabul edeceğim. Ben bu fırından “Ekmek Fişleri”yle ekmek aldığımı anımsıyorum. Bu fişlerin nereden dağıtıldığını bilmiyorum. Ama biz hep beş ekmek alırdık. Ya beş ekmeklik bir fişti bu, ya da birer adetlik ekmek fişleriydi söz ettiğim.
“Fırın Ekmeği” ya da “Francala” tabir ederdik. Çünkü ortalama her aile kendi ekmeğini kendi pişirir ve saklardı. Bahçelerde kurulu Ekmek Fırını’larında pişen ekmeğe de “Ev Ekmeği” derdi. Ekmekler galiba haftalık pişerdi. Rengi fırın ekmeğine göre daha koyuydu. Ekmek sert kabukluydu. Fırın ekmeği ise bildiğimiz tarzda idi. Biz çocuklar için bu oldukça çekici bir lükstü. Ancak, ailelerimiz için her zaman Fırın Ekmeği almak o denli cazip değildi. Ekonomik olarak.
O günkü koşullar altında ta Tarla’dan buraya gelmek biz çocuklar için pek kolay değildi. Evden buraya değin Ankara Asfaltı kıyısı ve bugünkü Derince Lisesi arsası da dahil, bu kesite değin hep çalılık ve fundalıktı. Bazı ağaçların boyları da oldukça yüksekti. Şahinler Sineması kıyısındaki patika yolun Ankara Asfaltı tarafında “Lazlar”ın, hala belli köylerde rastlanılan tarzda evleri vardı. Ahırları ve Mısır Depoları. Semaderler yani. Hani iki katlı olanlar. Dört ayak üzerine oturtulmuş ve üst katı kapatılmış tarzda olanlar. Evin sokak tarafında ağaçlar vardı. Günümüzde ulu kavak ağaçları duruyor. Aynı ağaçlar olabilir.
Sineme aile ev arasındaki meyve bahçesi boştu. Hala da boş. Ankara Asfaltı tarafı ta Geçit’e dek yolun zeminine göre daha aşağıda kalıyordu. Burada yürüyenler yolun güney tarafını göremiyorlardı. Hatta yolun hemen kıyısında ince, keçi yoluna benzer dar bir yürüme yolu vardı. Çukurluk alana yağmurlu havalarda su dolardı. Daha doğu tarafa yürümek isteyenler bu patika yoldan giderlerdi.
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. Ferit Toplu ve Metin Sandalcı’nın sağladığı iki adet resim var. 1963 ve 1969’larda çekilmiş. Kırk küsur senelik zaman diliminde köyden kente dönüşen Derince’nin kabuk değişimini görüyor bakan.
Aslına bakılırsa çok eskilerde böyle belirgin bir ayrım var mıydı pek bilmiyorum. Ama söz ederken nereden söz edildiğini belirlemek için çocukluğumda ve gençlik günlerimde üst ve alt eklemeleri yapılırdı Limanyolu adına. Üst Eski Limanyolu’nu Batı Yakası ve Doğu Yakası olarak ele alacağım. Anlatımı kuzeyden güneye doğru yapacağım.
İlkin Batı Yakası’nda neler vardı ona bir bakalım. Sokak başında “Lazlar”dan “Muhtar” Kadir Uzuner’e ait bir bakkal dükkanı. Hem muhtarlık işlerini yürütürdü hem de halka günlük hizmet sunardı burada. Bitişiğinde, sokak tarafında yine ona ait Uzunoğlu Kıraathanesi vardı. Kahveden güneye doğru ta Ankara Asfaltı’a değin boş arasalar vardı. Bu boş arsalar kimlere aitti acaba?
Bu alan sonbahar ve kış döneminde genellikle su ile dolardı. Çok sonraları kahveden sonraki yere bir apartman dikilmişti. İlkin bir Yoğurtçu Dükanı açıldığını anımsıyorum. Daha alt tarafa yıllar sonra tek katlı bir konut dikilmişti. Çatısı yoktu. Burada da bir Kahvehane açılmıştı. Yapı kime aitti, kahvehane kimin tarafından çalıştırıldı bilmiyorum. Çoğunluğu gençler doldururdu kahvehaneyi. Deprem öncesi zamanlarda çatısız yapının yerine dikilen apartmanın yıkıldığı söylenmişti. Şimdi D-100 kenarı ikincil yola koşut yükselen blok apartman, çok sonraları yapılmıştır. Eskilerde onun yer aldığı alanın batı köşelerinde bir iki iğreti meye ve ağacı olduğunu silik biçimde anımsamaktayım. Bu kesimi benden daha berrak anımsayanların desteği güzel olur aslında.
Yolun Doğu Yakası’nda kuzey köşede yer alan şahane bahçe, briketten bir duvarla çevriliydi. Duvarın üst kesitlerinde betona camlar kakılmıştı. Amaç bahçeye istenmeyen kişilerin girişlerinin engellenmesi. Bahçe, lakabı “Tıktık İbraam” olan ve öyle anılan “Tatarlar”dan İbrahim Kurt adlı bir amcaya aitti. Lakabının Dığıdık olduğunu da ileri sürenler var. Ama biz Tıktık olarak bilirdik.
“Tıktık İbraam Amca” bahçesi ile çok ilgiliydi. Çok özenli, ilgili ve biz çocuklara göre de oldukça bilgili bir kişiydi. Galiba hiç evlenmemişti. Veya yalnız yaşıyordu. Ya da ne bileyim biz onu öyle biliyorduk. Ama Şükrü isimli bir oğlu ve Sabiha isimli bir kızı olduğunu yaptığım söyleşilerden öğrendim. Bahçesi ile ilgilenmeyi çok severdi. Bahçesinde her tür sebze yetişirdi. Soğan, Kıvırcık ve Karalahana’ları hala anımsıyorum.
Bahçenin kenarlarında bazı ağaçlar vardı. Ancak ne ağaçları olduklarından pek emin değilim. Bahçenin Denizciler Caddesi tarafında, doğu köşesinde iki katlı bir ev ve onun hemen güney köşesinde tek katlı kendi evi vardı. Bahçenin Denizciler Caddesi ile Üst Eski Limanyolu’nun kesiştiği köşede, yani kuzey-batı köşesine bir büfe açılmıştı. Ondokuz Mayıs Büfesi. Bu büfe uzun yıllar burada varlığını korudu. Büfe “Abazalar”dan Adnan Tok’un abisi Özkan Tok’a aitti.
“Tıktık İbraam” amcanın bahçesinin hemen altında, dar bir patika yol vardı. Bu patikayla diğer ara yola yani Engin Caddesi’nin Denizciler Caddesi’nin bölüp güney tarafa uzandığı yola çıkılırdı. Ara sokaktan devam edildiğinde bugünkü Talgır Sokak olan eskilerin Yeni Hamam Sokağı’na geçilirdi.
Üst Eski Limanyolu’nun güney-doğu köşesinde hala sinema biçimindeki özelliğini koruyan yapı, Sinema yapısı ne zaman yapıldı anımsamıyorum. Sinema Cevat & Necati Şahin kardeşlere aitmiş. Sinema 1980’lerde filan kapandı. Üst katı kahvehane salonda düğün salonu olarak kullanıldı. 2004’lerde Kuzey Fevzi Çakmak Caddesi’ne bakan yüzünde mobilya mağazası açıldı.
Ancak sinemanın güney tarafında, sinemadan çok önceleri sadece iki katlı bir ev vardı. Sinemanın tam güney tarafındaydı. Çatısızdı. İki bölüm halindeydi. Evin önü Ankara Asfaltı’na bakardı. Batı köşesinde ilk zamanlar bir Bakkal Dükkanı varmış. Bu bakkalı kimin işlettiğini bilen var mı acaba? Sonradan bir fotoğraf stüdyosu açılmıştı buraya. Hüseyin Ayçiçeği’nin “Foto Aile” adlı fotoğraf stüdyosu. Şimdilerde Üst İstasyon Cadddesi’ninde Doğu Yaka’da hizmet veren “Foto Aile”nin eskilerin “Foto Aile”siyle bir ilgisi yok.
Yeni “Foto Aile” stüdyosunu çalıştıran Zeki Şahin ile bir ara ayaküstü muhabbet fırsatımız olmuştu. Sağ olsun bizi kırmamış sorularımıza kısa yanıtlar vermişti. Hüseyin Ayçiçeği hala Derince’de ikamet etmekteymiş. Çocukları ise baba mesleklerini Tütünçiftlik’te kuzey kesimde yer alan ana cadde üzerinde yürütmekteymişler. Amacımız hem bilgi almak hem de eskilerde Derince’de çekilmiş olası resimlerin izini sürmekti. Zeki Şahin 1970 doğumlu ve Derince’ye de 1984’lerde gelmiş.
“Foto Aile”nin batı köşede ise odunla çalışan bir Kara Fırın vardı. Ekmem Fırını yani. Hürriyet Ekmek Fırını’ydı adı. Fırın Hüseyin Çavuş’a aitmiş. Buraya fırın ekmeği almaya geldiğimi anımsıyorum. Hem de müthiş bir bir olayı da anımsamış oldum. Hayal meyal. Emin değilim. Yanıldığımı söyleyen çıkmazsa anımsadığımı doğru kabul edeceğim. Ben bu fırından “Ekmek Fişleri”yle ekmek aldığımı anımsıyorum. Bu fişlerin nereden dağıtıldığını bilmiyorum. Ama biz hep beş ekmek alırdık. Ya beş ekmeklik bir fişti bu, ya da birer adetlik ekmek fişleriydi söz ettiğim.
“Fırın Ekmeği” ya da “Francala” tabir ederdik. Çünkü ortalama her aile kendi ekmeğini kendi pişirir ve saklardı. Bahçelerde kurulu Ekmek Fırını’larında pişen ekmeğe de “Ev Ekmeği” derdi. Ekmekler galiba haftalık pişerdi. Rengi fırın ekmeğine göre daha koyuydu. Ekmek sert kabukluydu. Fırın ekmeği ise bildiğimiz tarzda idi. Biz çocuklar için bu oldukça çekici bir lükstü. Ancak, ailelerimiz için her zaman Fırın Ekmeği almak o denli cazip değildi. Ekonomik olarak.
O günkü koşullar altında ta Tarla’dan buraya gelmek biz çocuklar için pek kolay değildi. Evden buraya değin Ankara Asfaltı kıyısı ve bugünkü Derince Lisesi arsası da dahil, bu kesite değin hep çalılık ve fundalıktı. Bazı ağaçların boyları da oldukça yüksekti. Şahinler Sineması kıyısındaki patika yolun Ankara Asfaltı tarafında “Lazlar”ın, hala belli köylerde rastlanılan tarzda evleri vardı. Ahırları ve Mısır Depoları. Semaderler yani. Hani iki katlı olanlar. Dört ayak üzerine oturtulmuş ve üst katı kapatılmış tarzda olanlar. Evin sokak tarafında ağaçlar vardı. Günümüzde ulu kavak ağaçları duruyor. Aynı ağaçlar olabilir.
Sineme aile ev arasındaki meyve bahçesi boştu. Hala da boş. Ankara Asfaltı tarafı ta Geçit’e dek yolun zeminine göre daha aşağıda kalıyordu. Burada yürüyenler yolun güney tarafını göremiyorlardı. Hatta yolun hemen kıyısında ince, keçi yoluna benzer dar bir yürüme yolu vardı. Çukurluk alana yağmurlu havalarda su dolardı. Daha doğu tarafa yürümek isteyenler bu patika yoldan giderlerdi.
Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. Ferit Toplu ve Metin Sandalcı’nın sağladığı iki adet resim var. 1963 ve 1969’larda çekilmiş. Kırk küsur senelik zaman diliminde köyden kente dönüşen Derince’nin kabuk değişimini görüyor bakan.
© Copyright Hakkı Erkan Kiraz’a Aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Bu yazı ancak kaleme alanın önceden yazılı izni alınarak tekrar yayınlanabilir ya da dağıtılabilir. © Copyrighted to Erkan Kiraz. All Rights Reserved. This study may be re-copied or re-distributed only with prior consent of its Author. Written & Edited By Erkan Kiraz erkankiraz@yahoo.com on various dates.
Access Info; Erkan KIRAZ; Work Address; Import & Export Expert, Toyota Otomotiv Türkiye A.S. P.K.161, Adapazari, Nehirkent 54000, Turkey. Tel: +90-264-295 10 82 Direct, Fax: +90-264-295 00 82, erkan.kiraz@toyotatr.com Home Address; Kentsa Sitesi. A15, D: 1, Alikahya-Izmit, Turkey. Home Tel; +90-262- 319 41 00, GSM; +90-532-613 31 02, E-Mails; erkankiraz@yahoo.com, erkankiraz-41@hotmail.com, URLs; http://www.mtuncel.com, http://www.gezinotlari.net, http://erkankiraz.blogspot.com, http://erkankiraz.multiply.com/, http://www.panoramio.com/user/2404315.
Access Info; Erkan KIRAZ; Work Address; Import & Export Expert, Toyota Otomotiv Türkiye A.S. P.K.161, Adapazari, Nehirkent 54000, Turkey. Tel: +90-264-295 10 82 Direct, Fax: +90-264-295 00 82, erkan.kiraz@toyotatr.com Home Address; Kentsa Sitesi. A15, D: 1, Alikahya-Izmit, Turkey. Home Tel; +90-262- 319 41 00, GSM; +90-532-613 31 02, E-Mails; erkankiraz@yahoo.com, erkankiraz-41@hotmail.com, URLs; http://www.mtuncel.com, http://www.gezinotlari.net, http://erkankiraz.blogspot.com, http://erkankiraz.multiply.com/, http://www.panoramio.com/user/2404315.